Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/23657 E. 2013/24687 K. 24.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/23657
KARAR NO : 2013/24687
KARAR TARİHİ : 24.12.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde Aralık 1990 – Ocak 1997 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı ile davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; davacının Aralık 1990 – Ocak 1997 tarihleri arasında davalı işverenin yanında kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, 24.04.2002 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak, 18.03.1994 – 30.06.1994, 01.10.1994 – 31.12.1994, 01.01.1995 – 30.06.1995, 26.12.1995 – 31.12.1995, 10.03.1996 – 30.04.1996 ve 10.06.1996 – 31.07.1996 tarihleri arasındaki çalışmalarının Kuruma bildirilmediği kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Karara dayanak teşkil eden 24.04.2012 tarihli Bilirkişi Raporunda; “davacının Aralık 1990 – 01.12.1993 tarihleri arasındaki çalışmaları ile ilgili bildirim olmadığı, bu nedenle bu dönem yönünden 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiği, davalı tanıklarının beyanından davalı işyerinde her yıl Ekim ayından Haziran ayına kadar çalışma olduğunun belirtilmesi karşısında davacının her yıl Ekim – Haziran ayları arasında çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapıldığı görülmüştür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; … sicil numaralı davalı işyerinin 01.11.1989 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, davalı işyerinden 14.01.1993, 01.12.1993 ve 02.12.1995 tarihlerinde davacı adına işe giriş bildirgesi verildiği ve 1993/2. Dönem – 31.07.1996 tarihleri arasında kısmi ve kesintili çalışmanın bildirildiği görülmüştür.
Uyuşmazlık; davacının Aralık 1990 – 01.12.1993 tarihleri arasındaki çalışmaları yönünden hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği ve çalışma olgusunun araştırılmasının yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” hükmünü içermektedir. Madde hükmünden yazılı hak düşürücü sürenin, yönetmelikte belirtilen belgeleri işveren tarafından Kuruma verilmeyen sigortalıları kapsamakta olduğu, işe giriş bildirgesi verilmiş sigortalılar yönünden hak düşürücü sürenin işlemeyeceği anlaşılmaktadır. Yargıtay HGK’nun 03.03.2004 tarih 2004/21-139 Esas-117 Karar ve 05.02.2003 tarih 2003/10-7 Esas-53 Karar sayılı ilamları da bu yönlere işaret etmektedir.
Bildirimsiz geçen çalışmaların tespitine ilişkin dava koşulları 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesinde tanımlanmıştır. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte tespit edilen belgelerinin Kuruma verilmemiş ya da çalışmaların Kurumca saptanamamış olması ile anılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması şeklinde sıralanabilir.
Sigortalı, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl (20.06.1987 tarihinde on yıla çıkarılmıştı. Ancak 01.06.1994 tarihinde tekrar beş yıla indirildi.) içerisinde isteyebilir. Hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür.
İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir.
Somut olayda; davacının çalışmaları ile ilgili olarak üç işe giriş bildirgesi verildiği ve bir kısım çalışmalarının bildirildiği, davacı tanıklarının ve re’sen seçilen bordro tanıklarının beyanlarında; “davalı işyerinin yılın 12 ayı çalışan bir işyeri olduğu, Ağustos ayında fındığı olanların bir ay kadar ara verdiklerini” beyan ettikleri, buna rağmen davalı tanıklarının, “her yıl Ekim ayından Haziran ayına kadar mevsimlik çalışma olduğu” şeklindeki beyanları esas alınarak hüküm kuruluğu, davacı ve bordro tanıklarının beyanına neden itibar edilmediğine dair bir açıklama yapılmadığı, çalışma olgusunun sağlıklı bir şekilde araştırılmadan hüküm kurulduğu görülmüştür.
Yapılacak iş; davacının çalışmalarının kesintisiz olduğunun iddia edilmesi, davacı adına işe giriş bildirgesi verilmesi ve davacının bir kısım çalışmaların bildirilmesi karşısında, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceğini gözönünde bulundurarak, davalı işyerine ilişkin kayıtların getirtilerek incelenmesi, varsa benzer nitelikli işyerlerinden de araştırma yapılması, kolluğa işyerinin çalışma zamanı ile ilgili araştırma yaptırılması, gerekirse yeniden resen tanık seçilerek (özellikle dava konusu dönemde bordro tanığı olup da işyeri ile ilişiği kesilmiş olan) dinlenilmesi ve sonucunda davalı işyerindeki çalışmaların
mevsimlik olup olmadığının tespiti, işyerindeki çalışmanın mevsimlik olup olmadığının tespitinden sonra, dönem bordrolarından dava konusu dönemi kapsar biçimde bordro tanıklarını dinlemek, gerek görüldüğü takdirde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak, dinlenen bordro ve komşu işyeri tanıklarının çalışma süresini tereddütsüz belirlemek amacıyla gerek görüldüğü takdirde hizmet döküm cetvellerini getirtmek, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre davacının çalışma olgusunu yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirleyerek karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı ile davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.