Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/23592 E. 2014/2772 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/23592
KARAR NO : 2014/2772
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Gebze 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2012
NUMARASI : 2011/555-2012/592

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde çalıştığı 17/09/2007-31/03/2011 tarihleri arasındaki prime esas aylık gerçek kazançlarının tespitiyle eksik yatırılan sigorta primlerinin kurum kayıtlarında düzeltilmesine, eksik sigorta primlerinin davalı şirkete tamamlatılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi …tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 17.9.2007-31.3.2011 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davacıya fazla mesai ücreti, bayram tatili çalışma ücreti, hafta tatili çalışma ücreti,ikramiye,sosyal yardım adı altında ödenen ücretlerin sigorta primine esas kazanca dahil edilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının davalı işyerinde 17/09/2007 – 31/03/2011 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı, bu sürenin tam olarak kuruma bildirildiği, fark prime esas kazanç miktarının 14.094,57 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 1035735 sicil numaralı davalı işyerinden, davacı adına 17.9.2007-31.3.2011 tarihleri arasında kuruma sigortalı çalışma bildirimi yapıldığı,sigorta primine esas kazanç tutarının kuruma bazı aylar asgari ücret seviyesinde bazı aylar ise asgari ücretin üzerinde bildirildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık dava konusu dönemde davalı işyerinden bildirilen prime esas kazançların gerçek ücrete ilişkin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu’na, davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla, prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur.
Sigortalının prime esas kazancının belirlenmesinde, 506 sayılı Yasanın 78. ve 5510 sayılı Yasanın 82. maddelerinde belirtilen sınırlar dikkate alınarak gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu hizmet akdi ile ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı işyeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu hizmet akdi, hesap pusulaları, ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak gerçek ücretin belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Prime esas kazancın tespitine ilişkin davanın yasal dayanakları, sigortalı ve işverenin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri primlerin matrahını teşkil eden sigortalı kazançlarının nelerden ibaret olduğu ve istisnalarını gösteren (mülga) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77/I. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 80. maddesidir.
506 sayılı Kanunun 77/1. maddesinde, prime esas kazançlar üç bent halinde gösterilmiştir. Buna göre; “Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödiyecekleri primlerin hesabında:
a) Sigortalıların o ay için hakettikleri ücretlerin,
b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,
c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, Brüt toplamı esas alınır.”
Yasa gereğince, maddenin 2. fıkrasındaki istisnalara girmemesi koşuluyla hizmet akdi karşılığı elde edilen her türlü gelirden sigorta primi kesilmesi söz konusu olmaktadır.
Ücret miktarı HMK’nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200.maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar içinse tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa da tanık dinletilmesi mümkündür.
506 sayılı Kanunda ücretin tanımı yapılmamıştır. Fakat m.77/I-a’da sözü edilen “ücretler” kavramı içine asıl ücretle birlikte, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi ücretlerinde girdiği kabul olunmaktadır. Bu ücretlerin sigortalıya fiilen ödenmesi şart olmayıp, onun adına o ay için tahakkuk ettirilmiş olması prime esas kazanca dahil edilmesi için yeterlidir.
Asıl ücretin eki niteliğinde bulunan prim ve ikramiyeler, prime esas kazançlar olarak brüt tutarları üzerinden ödendikleri aylar itibariyle prime esas tutulur. Bunların tahakkuk etmiş olması prime esas tutulmaları için yeterli olmamakta, ödenmiş olması da aranmaktadır (m.77/I-b).Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 E., 2005/413 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 80/1. maddesinde de;
“4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
a) Prime esas kazançların hesabında;
1) Hak edilen ücretlerin,
2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,
3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı esas alınır….
d) Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilâve edilir. Toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmaz ve 102 nci madde hükümleri uygulanmaz.
6100 sayılı HMK’nun 297. maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bunun yanında hâkim somut olayın özelliğine göre infazda duraksamaya yer bırakmayacak biçimde hüküm yazmak durumundadır.
Davaya konu somut uyuşmazlıkta,bilirkişi tarafından hesaplanan, fark prime esas kazanç miktarının 14.094,57 TL olduğunun tespitine mahkemece karar verilmiş ise de, hükümden ücretlerin hangi ayda ödendiği ve hangi ayın kazancına dahil edilmesi gerektiği anlaşılamamaktadır. Bu şekilde infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş,öncelikle bilirkişi raporunda sözü edilen ücret bordroları ile varsa tüm bordrolar getirtilerek, imzası davacıya ait olan bordrolardaki işveren tarafından bildirilen miktar üzerinden ücret aldığı iddiasının ancak delil başlangıcı sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge ile ispatlanabileceği hususu dikkate alınmalı, davacı tarafından bu nitelikte bir belge sunulamaması halinde işveren tarafından kuruma bildirilen miktarda ücret aldığının kabulü ile, davacının imzasının bulunmadığı ve ücret bordrosu verilmeyen dönemlerde imzalı ücret bordrosunda geçerli olan ücretin asgari ücrete oranlanarak, davacının aldığı ücretin, asgari ücretin kaç katı olduğu hususu belirlenmeli ve talep edilen dönemdeki ücretleri bu miktar üzerinden bilirkişi marifetiyle hesaplatmak suretiyle davacının
Kuruma bildirilen prime esas kazancında hata olup olmadığını tespit etmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek çıkacak sonuca göre davacının hakettiği ücretlerin hangi ayın kazancına dahil edilmesi gerektiğini açıkça belirterek infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı şirkete iadesine 20.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.