Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/22412 E. 2013/7296 K. 11.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/22412
KARAR NO : 2013/7296
KARAR TARİHİ : 11.04.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava 18.06.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 31,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü kaynakçı yardımcısı olarak çalıştığı getir götür işlerini yaptığı işyerinde, inşaatın 2. Katında çelik konstrüksiyon yapımı sırasında inşaatın zemin katına düşmüş olarak bulunduğu iş kazası sonucu %31,20 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
Olayla ilgili olarak iş müfettişi tarafından düzenlenen 28.08.2007 tarihli raporda asıl iş veren … Müteahhitlik Turizm ve İşletmecilik AŞ’nin % 50, alt işveren … Müh İnş San Tic Ltd Şti’nin % 50 oranında kusurlu bulunduğu, hükme esas alınan 12.04.2012 günlü kusur bilirkişi raporunda ise olayda kazalının % 20, asıl iş veren … Müteahhitlik Turizm ve İşletmecilik AŞ’nin % 40, alt işveren … Müh İnş San Tic Ltd Şti’nin % 40 oranında kusurlu bulundukları belirtilmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
Oysa hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişinin, İş Kanununun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini
incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Bu duruma göre kusurun aidiyeti ve dağılımı açısından aynı olay nedeniyle farklı değerlendirmelerin bulunduğu göz ardı edilerek iş müfettişi raporuyla yargılama sırasında düzenlenen kusur bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan. 77. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen 28.08.2007 tarihli kusur raporunun hükme dayanak alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Maddi tazminata yönelik temyize gelince; Mahkemece 20.06.2012 tarihli hesap bilirkişi raporunun, davacının olay tarihinde 850,00_TL ücretle çalıştığının kabul edilerek hesaplama yapılan 2. bölümü maddi tazminatın belirlenmesinde esas alınmış ise de varılan bu sonuç eksik araştırmaya dayalı olmakla hatalıdır.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle sigortalının maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur, gerçek ücret ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olup, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret değildir. Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının ilk defa inşaat işyerinde çalıştığı, evveliyatının çiftçi olduğu ve inşaatta kaynakçı yardımcısı olarak getir götür işlerini yaptığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerle davacını kendi beyanlarından anlaşılmaktadır. Bu vasıftaki bir işçinin yalnızca kendi iddiası ve tanık anlatımları ile 850,00-TL ücretle (Asgari ücretin 2,11 katı) çalıştığının kabulü hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının yaptığı iş, mesleki kıdemi, eğitim durumu, yaşı belirtilmek suretiyle ilgili meslek kuruluşundan bilinen devrede sigortalının alabileceği ücretleri sormak, benzer işyerlerinde çalışan ve emsal işi yapanların ücretlerini araştırmak suretiyle işçinin gerçek ücretini belirlemek, gerçek ücretle sigortalının tazminatını yeniden hesaplatmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine,11.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.