Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/21291 E. 2013/16962 K. 24.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/21291
KARAR NO : 2013/16962
KARAR TARİHİ : 24.09.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 273.012,67.-TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince ve de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24/09/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekilleri Avukat … ve Avukat … ile karşı taraf vekili Avukat … geldiler. İhbar olunanlar adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 04.09.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 42,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının maddi tazminata yönelik isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı taraf vekilince temyiz edilmiştir.
Yerel mahkemece manevi tazminatın takdirine ilişkin kararı yerindedir. Maddi tazminata gelince; tazminatın hesabında esas alınan ücretin belirlenmesinde hataya düşüldüğü görülmektedir.
Kusurun aidiyeti ve oranı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesinde esas alınacak ücrete ilişkindir. Davacının vasıflı işçi olduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden belli olmaktadır. Öte yandan vasıflı işçinin asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği açıktır. İş yeri kayıtlarında da davacı adına yapılmış bir ücret ödemesinin bulunmadığı sigorta müfettişince düzenlenen tutanaktan anlaşılmaktadır. Bu nedenle yerel mahkemece, davacının asgari ücretin üzerinde bir ücret ile çalışacağının kabulü ile olay tarihinde davacının emsali işçilerin ücretinin araştırılmasına gidilmesi isabetlidir. Ancak davacının emsali işçinin, olay tarihindeki ücretine ilişkin işçi sendikasının bildirimi esas alınarak ve olay tarihindeki günlük ücretinin 50,00-TL olduğunun, giderek davacının asgari ücretin 3,57 katı ücretle çalıştığının kabulü hatalı olmuştur. Davalı işverene ait işyerinde toplu sözleşme uygulaması olmadığından sendikanın bildirdiği ücretlerin gerçek ücretin belirlenmesinde esas alınamayacağı, yapılan işin niteliğine göre Ticaret Odasının emsal ücret belirleyecek konumda olmadığı açıktır. Kaldı ki davacı vekili 07.02.2011 tarihli dilekçesinde davacının olay tarihindeki ücretinin 1.200,00-1.300,00-TL olduğunu belirtmiş olup hesaba esas alınan günlük 50,00-TL (Aylık 1.500,00-TL) ücretin, davacı iddiasının bile üzerinde olduğu ortadadır.
Yapılacak iş, davacı işçinin, boya, sıva yapımı ile şap döküm işlerinden anlayan tecrübeli bir inşaat işçisi olduğu ve bu nitelikteki bir işçinin asgari ücret ile çalışmayacağı kabul edilerek, ilgili meslek kuruluşundan bilinen devrede sigortalının alabileceği ücretleri sormak, benzer işyerlerinde çalışan ve emsal işi yapanların ücretlerini araştırmak suretiyle işçinin gerçek ücretini belirlemek, belirlenen bu gerçek ücretle işçinin tazminatını yeniden hesaplatmak, hesaplanan bu zarardan Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmını indirmek, usuli kazanılmış haklar gözetilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 990,00.-TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.