Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/20444 E. 2012/21913 K. 03.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/20444
KARAR NO : 2012/21913
KARAR TARİHİ : 03.12.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (…) Mahkemesi

Davacı, 01/10/2008-08/06/2010, 19/08/2011-21/11/2011, 01/05/2012-11/05/2012 tarihleri arasında Tarım … sigortalısı olduğunun tespitine, 6111 sayılı Kanundan yararlandırılma hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacının 01/10/2008-08/06/2010, 19/08/2011-21/11/2011 ve 01/05/2012- 11/05/2012 (dava tarihi) tarihleri arası tarım Bag-Kur sigortalısı olduğu istemine ilişkindir.
Mahkemece, duruşmanın 18/09/2012 günlü oturumunda tefhim edilen hüküm sonucu ile ” davacının 01/10/2008-08/06/2010 tarihleri arası tarım Bag-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiş ise de, bu hususun gerekçeli kararın hüküm sonucu kısmına aynen alınmadığı, gerekçeli kararın hüküm sonucu bölümünün dosya kapsamı ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar (hüküm sonucu), esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın hüküm sonucu ve gerekçe bölümünün bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa zaptın 18/09/2012 günlü oturumda tefhim edilen hüküm sonucu ile gerekçeli kararın hüküm sonucu bölümünün birbirine aykırı olduğu duruşma tutanağı ve gerekçeli kararın incelenmesinden açıkca anlaşılmaktadır. Bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazların kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 03/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.