YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/19786
KARAR NO : 2014/370
KARAR TARİHİ : 16.01.2014
MAHKEMESİ : Manavgat İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2012
NUMARASI : 2009/148-2012/277
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili ve D.. K.. tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 1995 yılından dava tarihi olan 28.5.2009 tarihine kadar davalı köy tüzel kişiliği nezdinde köy bekçiliği sıfatı ile çalıştığının ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.1.1998-28.5.2009 tarihleri arasında köy bekçisi sıfatı ile çalıştığının hükümde yazılı şekilde tespitine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı Köy Tüzel kişiliğince işe giriş bildirgesi verilmediği,davacının 1.6.2006 tarihinde başlayan Bağ-Kur kaydı olup toplam 3 yıl8ay 27 gün sigortalılığının bulunduğu,30.4.1994-5.12.1995,15.1.1997,20.10.2004,9.3.2009 tarihli köy karar defterlerinde davacının ücret ödemeleriyle ilgili kararlar alındığı,27.7.1998-21.8.2003 tarihleri arasında bekçilik parası altında davacıya yapılan ödemelere ilişkin makbuzlar bulunduğu, davacının babası olan tanık H.. Ç..’in duruşmada “2007 yılında rahatsızlandığından bu yana zaman zaman kendisine ait otobüsü davacının kullandığını” beyan ettiği, diğer tanıkların bir kısmının ise davacının babasının otobüsünde şöforlük,bir kısmınında köy işlerini aksatmadan bekçilik yaptığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş;dinlenen tanık beyanları arasındaki özellikle davacının babası olan H.. Ç.. ‘in beyanındaki çelişkiyi gidermek ve davacının işe giriş ve çıkış sürelerini ve çalışmanın aralıksız olup olmadığını net belirlemek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde D.. K..’ne iadesine, 16/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.