Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/19184 E. 2013/21982 K. 26.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/19184
KARAR NO : 2013/21982
KARAR TARİHİ : 26.11.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davacının davalı şirkette 06.06.2008 – 24.07.2009 tarihleri arasında geçen ve davalı Kurum’a eksik bildirilen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacının davalı şirkette 06.06.2008 – 24.07.2009 tarihleri arasında asgari ücret ile aralıksız çalıştığının ve davalı Kurum’a bildirilmeyen 172 gün olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına düzenlenen işe giriş bildirgeleri, hizmet cetveli ve davalı şirketin dönem bordroları ile ücret bordrolarının dosya arasına alınmadığı, davalı Kurum vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile davacı adına, davalı şirket tarafından düzenlenen 09.10.2008 ve 23.01.2009 tarihli işe giriş bildirgelerinin bulunduğunun ve davalı şirketten bildirilen kısmi çalışmanın bulunduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi ile halen 5510 Sayılı Yasanın 86. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, eksiksiz bir şekilde belirlemeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmadır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları yada komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise, açıklanan şekilde bir incelemenin yapılmadığı ortada olup sadece kayıtlı olmayan tanık beyanları ile hüküm kurulmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan şekilde davanın niteliğine uygun olarak inceleme yapılmakla birlikte, öncelikle işyeri ve işverenlere ait çalışma dönemini kapsayan davacı ile ilgili tüm kayıt ve belgeleri varsa ücret bordroları birlikte istenmeli, davacıya ait Sosyal Sigortalar Kurumu’nda bulunması gerekli şahsi sicil dosyası ile işyerinin Kurum’da bulunan işyeri sicil dosyası ve çalışma dönemini kapsayacak şekilde işyerinden Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilen dönem bordrolarının tümü de dosyaya getirtildikten sonra yukarıda belirtildiği üzere işyerinde kayıtlı bordro tanıkları, bunların tespit edilememesi veya beyanlarının yeterli bulunmaması halinde ise komşu ve yakın işyerlerinde aynı dönemlerde çalışan kayıtlı tanıklar dinlenmelidir. Davanın niteliği dikkate alınarak gerektiğinde re’sen yapılacak araştırma ve inceleme ile çalışmanın niteliği ve süresi saptanmalı, gerektiğinde iş ve sosyal güvenlik hukuku konusunda uzman bir bilirkişiden varsa çalışma dönemleri ve bildirimsiz sürelere ait çalışma ücreti ve dönemlerini gösterir, yöntemince raporda alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece söz konusu fiili ve hukuki gerçekler dikkate alınmadan, yetersiz tanık beyanlarına dayanılarak eksik inceleme ve araştırmayla … şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden …ye iadesine, 26.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.