Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/19049 E. 2014/1500 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/19049
KARAR NO : 2014/1500
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/06/2012
NUMARASI : 2010/570-2012/507

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde Kasım 1997-Kasım 2007 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, davalıya ait inşaatlarda usta başı olarak Kasım 1997-Kasım 2007 tarihleri arasında geçen ve SGK’na bildirilmeyen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, “30/07/2002 tarihinden önceki hizmetlerin hak düşürücü süre nedeni ile reddine, 30/07/2002 – Kasım 2007 tarihleri arasında bildirilmediği ileri sürülen hizmetlerde ise davacının sürekli işveren yanında çalışmadığı, iş çıktıkça işe gittiği, dolayısıyla sürekli bir çalışmasının bulunduğu hususu davacı tarafça ispatlanamadığından davacının 30/07/2002 – Kasım 2007 tarihleri arasındaki hizmet tespiti talebinin reddine” karar verilmiştir.
Davanın, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu ancak, geçiş hükümlerini içeren aynı Yasa’nın Geçici 7. maddesi hükmünde “bu Kanun’un yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” hükmü ve genel olarak yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesidir. Anılan maddede, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Aynı yasa hükmü, bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiğini göz önünde tutarak gerektiğinde; doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri toplaması gerekmektedir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacının davalı işyerinde 30.07.2002-02.09.2002 ve 18.10.2002-22.10.2002 tarihleri arasındaki çalışmaları bildirilmiştir. Ancak davacıya ait hizmet cetvelinde 26.04.2001-06.04.2007 tarihleri arasında ihtilaflı dönemle çakışır şekilde davalı işverenle bağlantısı olup olmadığı araştırılmayan dava dışı işyerlerinden kısmi kesintili bildirimlerin bulunduğu, buna rağmen 2001-2006 yılları arasında davacıya davalı işverence ödemeler yapıldığına dair makbuzların da ibraz edildiği ve bordro tanığı K.. K..’ın da davacının çalışmasını kısmen de olsa doğruladığı görülmektedir.
Yapılacak iş; 2001-2006 yılları arasında davacıya davalı işverence ödemeler yapıldığına dair makbuzların bulunduğu dikkate alınarak, davacının hizmet cetvelinde ihtilaflı dönemle çakışır şekilde çalışmaların bildirilmiş olduğu dava dışı işyerleriyle davalı işveren şirket arasında hukuki veya organik bir bağ bulunup bulunmadığı etraflıca araştırılıp, davacının tesbitini istediği sürelere ilişkin işverence SGK’na verilmiş dönem bordrolarında kayıtlı diğer tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve Muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tesbit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek ve davalı şirkette kesintisiz bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra hak düşürücü sürenin geçip geçmediğini tartışarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.