Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/18754 E. 2013/22146 K. 28.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/18754
KARAR NO : 2013/22146
KARAR TARİHİ : 28.11.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminat ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dava, meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremez duruma gelen davacı işçinin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere çalışma koşullarındaki olumsuzluklardan kaynaklanan 10.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatın, 30.000,00 TL manevi tazminatın, 500,00 TL fazla mesai, 250,00 TL resmi bayram tatili ücreti, 500,00 TL ödenmeyen ikramiye tutarı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, … Meslek Hastalıkları Hastanesi’nce düzenlenen 01/06/2011 tarihli raporda, davacının rahatsızlığının mesleği ile ilgili olmadığı belirlendiğinden ve bu doğrultuda iş güvenliği uzmanı bilirkişinin tanzim ettiği kusur raporunda; davacının rahatsızlığının davalı kusurundan kaynaklanmadığı ve davalıya kusur akfının mümkün olmadığı belirlediğinden davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat isteyemeyeceğine, bu dava içerisinde işçilik alacağının da talep edilemeyeceğine kanaat getirilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Sigortalıda oluşan sürekli iş göremezlik oranının, sigortalıya bağlanan peşin sermaye değeri ile tazminatın miktarını doğrudan etkilediği söz götürmez. Bu nedenle, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan sürekli iş göremezlik oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin saptanması gerektiği açık-seçiktir.
Somut olayda; TC Sağlık Bakanlığı Istanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin 01.06.2011 tarihli sağlık kurulu raporunda “solunum sistemi tüberkülozu” tanısı ile davacının hastalığının “meslek hastalığı olmadığı”nın belirtildiği, mahkemece bu raporun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 19. maddesidir. Anılan maddeye göre iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum sağlık kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalının sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanacağı, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir. Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 45. maddesinde sürekli iş göremezlik gelirinin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya bağlanacağı bildirilmiştir.
Öte yandan 5510 sayılı Yasanın 95. maddesine göre “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir.
Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumu’nu bağlayıcı nitelikte ise de, diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Mahkemece, davacının sürekli işgöremezlik oranının belirlenmesine ilişkin belirtilen yasal prosedür doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Sürekli iş göremezli oranın tespiti için, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınması, bu rapora itiraz edilmesi halinde, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan karar alınması, YSK ve ATK 3. İhtisas Dairesinin raporları arasında çelişki bulunması ve bu duruma itiraz edilmesi halinde, Adli Tıp Genel Kurulundan karar alınması gerekirken, yukarıda izah edilen prosedür işletilmeden … Meslek Hastalıkları Hastanesi’nce düzenlenen 01/06/2011 tarihli raporun hükme esas alınması suretiyle eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Ayrıca, uyuşmazlık, meslek hastalığı sonucu malul kalan davacının  açtığı maddi ve manevi tazminat ile işçilik alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece bu iki dava tek dosya üzerinden sonuçlandırılmıştır.
HMK’nun 167.maddesi uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına , davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı yasanın 30.maddesinde mahkemenin yargılamayı, mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Meslek hastalığı sonucu maluliyet nedeniyle açılan manevi tazminat davasında, olayın oluş şekli, müterafik kusur oranları, husule gelen elem ve ızdırabın derecesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriği ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimi, hak ve nesafet kuralları esas alınır. Meslek hastalığı sonucu maluliyet nedeniyle açılan maddi tazminat davasında da müterrafik kusur oranlarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı gibi tazminatın hesaplanması için ayrı bir bilirkişi incelemesi de yaptırılması gerekir. Maddi  tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgöremezlik oranı ve karşılıklı kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır.
İşçilik alacağı davasına  gelince; bu tür davalar 4857 sayılı Yasadan kaynaklanmaktadır. İşçilik alacağına esas alınacak hizmet saptandıktan sonra  talep edilen işçilik alacağının türüne göre manevi tazminat davasındaki kıstaslardan farklı kıstaslara dayanan ayrı  bir hesap yapılması gerekir.
Bu durumda; her iki dava için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar birbirinden tamamen farklı olduğundan, mahkemece, her iki davanın tefrik edilmesi suretiyle yargılamanın yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, bu dava içerisinde işçilik alacağının da talep edilemeyeceğine kanaat getirilerek kesin hüküm oluşturacak şekilde işçilik alacaklarına ilişkin taleplerin de reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.