Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/18582 E. 2013/21818 K. 25.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/18582
KARAR NO : 2013/21818
KARAR TARİHİ : 25.11.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, Kurum işleminin iptaliyle, kesilen aylığının yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 29/06/2004 tarihli ilam ile eski eşinden TMK 166/4. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından 1971 yılında ölen sigortalı babasından ötürü ölüm aylığına bağlandığı, … ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 30/05/2011 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacının davalı kuruma beyan ettiği … adresinde komşulardan sorularak yapılan araştırmada, sözkonusu adresi davacının ağabeyinin kullandığı, davacının bu adreste oturmadığı belirlenmiş olup, dosya, yerinde inceleme yapılmak üzere davacının yaşadığı anlaşılan yer itibari ile yetkili … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne gönderilmiş, ilgili müdürlükçe düzenlenen 11/02/2011 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacının muhkim olduğu mahalle muhtarlığından konutta oturanlara ilişkin bildirim formu temin edilmiş, bu belgeye göre davacı ile aynı konutta eski eşi, kızı, oğlu ve gelini …’un kaldığı, yapılan çevre soruşturmasında da davacı ve eski eşinin belirtilen adreste birlikte yaşadıkları ve komşularının boşandıklarından haberdar olmadığı anlaşılmış, SGK’nın Kimlik Paylaşım Sisteminden alınan güncel adres kaydına göre de davacı ve eski eşinin boşanma davası sırasında eski eşin yerleşim yeri olarak beyan ettiği adreste kayıtlı oldukları tespit edilmiştir. Yargılama aşamasında mahkemece yaptırılan 07/03/2012 tarihli kolluk araştırmasında davacının halihazırda eski eşi ile … Mah. İzmit/… adresinde kamadığı, oğlu ve gelini ile birlikte Mersincik Mah. Derince/… adresinde kaldığı tespit edilmiş; mahkeme huzurunda beyanlarına başvurulan davalı tanığı…; davacının kuruma bildirdiği … adresinde davacının oturmadığını apartman sakini olarak açıkça beyan etmiş; İzmit … mahallesi muhtarı davacı tanığı İsmail Sayın ise; davacı ve eski eşin aynı adreste kayıtlı gözükmelerine rağmen ayrı yaşadıklarını, … Mahallesindeki evde davacının çocukları ile kaldığını, 2011 yılı Ekim ayında davacının mahalleden taşınarak, evli oğlunun yanına yerleştiğini, eski eşin ise burada yaşamasa dahi ikametinin halen bu adres olarak kayıtlı olduğunu, görevli olduğu süre boyunca davacının eski eşini hiç görmediğini ifade etmiş; davacının gelini olan tanık …’un ise beyanında; boşanma sonrası davacının bir süre …’da ağabeyinin yanında kaldığını, sonrasında ise …’nde çocuklarının yanında yaşamaya başladığını, eski eşi ile fiilen birlikte yaşamlarının sözkonusu olmadığını, davacının oğlundan boşanması ve velayet ilişkisinden doğan sürtüşme nedeniyle davacıyı kendisinin ihbar ettiğini, aslında davacı ve eski eşi arasında fiili birlikte yaşamın bulunmadığını belirtmiş, Davacı tanıkları … … ve … ise … mahallesinden eski komşuları olan davacının bu mahalleye boşanma sonrası gelmediğini, belirtilen adreste eski eşinin kaldığını beyan etmişlerdir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, … İlinde yapılan denetim sırasında davacının, kuruma bildirdiği ağabeyine ait adreste yaşamadığının tespit edilmesi ve davalı tanığı… … tarafından mahkeme huzurunda teyit edilmesi; davacının fiilen yaşadığı anlaşılan … ilinde yapılan denetim sırasında eski eşi ile birlikte boşanmadan önce de muhkim oldukları … Mahallesi İzmit/… adresinde muhkim göründüklerinin gerek muhtarlık ve mernis kayıtları ile gerekse çevre soruşturması ile tespit edilmesi; komşularla yapılan görüşmelerde davacı ve eski eşinin boşandığından haberdar olmadıklarının anlaşılması; yapılan denetimler sonrasında davacının … Mahallesindeki yerleşim yerinden ayrılarak, oğlu ve gelinin yaşadığı … Mah. Derince/… adresine yerleşmesi; yargılama aşamasında dinlenen davacı tanığı … Mahallesi muhtarı İsmail Sayın’ın, davacının boşandıktan sonra … Mahallesinde yaşamaya devam ettiğini; eski eşin ise bu adreste kayıtlı görünse de burada yaşamadığını beyan etmesine karşılık; davacı tanıkları …, … ve …’nin ise, resmi kayıtlarla ve tanık İsmail’in beyanı ile çelişir şekilde, davacının boşanma sonrası … mahallesi İzmit/… adresinde fiilen hiç yaşamadığını, eski eşinin bu adreste kaldığını beyan etmeleri de birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin boşanma sonrasında da aynı adreste birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı Yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25/11/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.