Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/17199 E. 2013/21211 K. 19.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/17199
KARAR NO : 2013/21211
KARAR TARİHİ : 19.11.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, 18/11/1980-04/10/2000 tarihleri arasında … sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Davacı; 18.11.1980 – 04.10.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 18.11.1980 – 22.09.1983 tarihleri arasında vergi kaydı ile 18.12.1998 tarihinden beri devam eden oda ve sicil kaydı bulunduğu, 20.12.2002 varide tarihli bildirge ile 04.10.2000 tarihinden itibaren tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde zorunlu … sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu … sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu … sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu … sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Sosyal güvenlik hakkı, temel insan haklarından olup, uluslararası hukuk normları ile Anayasalarda güvence altına alınmıştır. Ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel değişimi sosyal güvenlik haklarına olumlu yansımakla birlikte, kimi zaman bu hakları sınırlayıcı düzenlemelere gidildiği de görülmektedir.
Uyuşmazlığın çözümü, sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde …’a kayıt ve tescil yaptırmamış olanlar hakkında … Kanununda öngörülen düzenlemelerin irdelenmesini zorunlu kılmaktadır.
1479 sayılı Kanun’da sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemeler yer almaktadır. Bunlardan ilki, “Tescilini yaptırmayanlar hakkında yapılacak işlemler” başlıklı Ek-Geçici 13. madde hükmünde; tescilleri yapılmamış ancak sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Yasanın tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 20.04.1982 tarihinden başlatılacağı öngörülmüştür.
619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi hükmünde ise; “Bu Kanun’a göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararname’nin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararname’nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 sayılı Kanun’a göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.04.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararname’nin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” denilmekte olup 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı KHK tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.
24.07.2003 tarihli 4956 sayılı Yasa’nın 47. maddesi ile 1479 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 18. maddede; “ Bu Kanun’a göre sigortalılık nitelikleri taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ancak bu kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olan sigortalıların sigortalılıklarının bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma … olarak başvurmaları ve 20.04.1982 – 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olan hesaplanacak prim borçlarının tamamını tebliğden itibaren bir yıl içinde ödemede bulundukları takdirde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği ” bildirilmiştir.
Tüm bu düzenlemelerde ortak nokta; tescilin belirtilen tarihlerden sonra yapılmasına karşın, Kanunda tanınan süreler içinde borçlanma hakkının kullanılabilecek olmasıdır. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilmiş olan 619 sayılı KHK, borçlanma hakkı için bir süre de öngörmemiştir. Anılan hükümle belirtilen şartları yerine getiren kişiler maddede belirtilen sürelere ilişkin prim tutarlarını ödeyerek o döneme ilişkin süreleri sigortalı saydırabileceklerdir. Anılan düzenleme ile borçlanma hakkı, 04.10.2000 tarihinden sonra zorunlu sigortalı olarak …’a tescil edilmiş olanlardan, daha önce vergi kaydı bulunanlara tanınmıştır.
Kanunda, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başlaması için öngörülen tarihlerden itibaren, borçlanma hakkı belirtilen bu süreler dahilinde kullanılmalıdır. Bu süreler içinde borçlanma hakkının kullanılmaması halinde ise, sonrasında … sigortalılığının tespitine olanak bulunmamaktadır. Bilindiği gibi, 1479 sayılı Kanun’da 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun hizmet tespitine ilişkin 79/10. maddesine koşut bir düzenleme bulunmamaktadır.
Davaya konu olayda, Kurum’a tescil başvurusunda bulunulan tarihte, 619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi Anayasa Mahkemesinin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren kararı ile iptal edilmiştir. Benzer bir düzenlemeyi öngören 4956 sayılı Kanun ile değişik 1479 sayılı Kanun’un Geçici 18. madde hükmü ise Kanun’un yayım tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmakta olup tescil talep tarihi dikkate alındığında her iki hükmün de somut olayda uygulanma olanakları bulunmamaktadır. Bu durumda HUMK 76. maddesi de dikkate alınarak anılan tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre uyuşmazlığın çözümünde yasal zorunluluk bulunmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikte; “ Gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlar” dan, gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
Görüldüğü üzere; anılan Kanun’un sigortalılık için aradığı koşullar dikkate alındığında davacının zorunlu sigortalı olarak … kapsamında değerlendirilmesinde, hak ve yükümlülüklerin, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmiş olması önkoşulu dikkate alınarak, vergi mükellefiyetinin oluşturulduğu tarih ile başlatılmasında yasal zorunluluk bulunmaktadır. Yargıtay HGK’nun 3.11.2004 günlü, 2004/10-524E., 2004/581 K., sayılı, 4.2.2009 günlü 2009/21-10 Esas. 2009/52 karar sayılı kararları da bu yöndedir.
Somut olaya gelince; davacının sigortalı olarak tescili bulunmaksızın 04.10.2000 tarihi itibariyle tescili yapılmış ve davacı 1479 sayılı Yasa’nın geçici 18. maddesinin yürürlük tarihinden önce 20.12.2002 tarihinde tescil için müracaatı ile 18.11.1980 – 22.09.1983 tarihleri arasında vergi kaydı, 18.12.1988 tarihinden beri devam eden oda kaydı ve sicil kaydı bulunduğunu belgelemiştir. Bu durumda davacının vergi, oda ve sicil kaydının bulunduğu dönemlerde yani 20.04.1982 – 22.09.1983, 18.12.1998 – 04.10.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin … şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
19.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.