Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/16793 E. 2012/16100 K. 02.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16793
KARAR NO : 2012/16100
KARAR TARİHİ : 02.10.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVALILAR :

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı, davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak 1987 yılı 6.ayından itibaren 2006 yılı 6.ayına kadar olan sürede çalıştığının tespitini istemiştir.
Mahkemece istemin kabulü ile davacının dava konusu sürelerde yazılı şekilde toplam 6746 gün daha hizmetinin olduğuna ilişkin hüküm verilmiş ise de, varılan sonuç usul ve yasaya uygun değildir
Davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir. Anılan maddede; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür.
Somut olayda davacı davalı işyerin de 1987 yılı ile 2006 yılı arasında sürekli çalıştığını ileri sürmüş ve mahkemece davacının başka işyerlerinden verilen dört ayrı bildirgesi üzerindeki imzaların davacıya ait olmadığı ve bu nedenle davada hak düşürücü sürenin bulunmadığı gerekçesi ile sonuca gitmiş ise de davacının başka işyerlerinde geçen ve kuruma bildirilen çalışmalarının davacının davalı işyerinde kesintisiz çalışmadığını göstermekte olup davada hakdüşürücü sürenin geçmediği yolundaki kabulün hatalı olduğu açıktır.
Bu halde olayda işveren yönünden hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi ve davacının 02.05.2006 tarihli işe giriş bildirgesi dikkate alınarak hak düşürücü sürenin belirlenmesi ile sonuca gidilmesi gerekirken hatalı yorum ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de;
Mahkemece istemin kabulü ile davacının dava konusu sürelerde yazılı şekilde toplam 6746 gün daha hizmetinin olduğuna ilişkin hüküm verilmiş ise de, varılan sonuç eksik incelemeye dayalı olduğundan usul ve yasaya uygun değildir.
Gerçekten, bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 86.(506 Sayılı Yasanın 79) maddesi olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları yada komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-532, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579, 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise, yazılı şekilde tespitine karar verilen çalışmalar yönünden mahkemece inceleme yapılmış ise de; incelemenin yukarıda açıklanan şekilde yapılmadığı ortada olup dönem bordo tanıkları olarak dinlenen …,… ve … … davacının davalı işyerinde bilet satış-ayakçı işinde hangi tarihten itibaren ve ne şekilde çalıştığı yolunda açık beyanda bulunmadıkları ve diğer tanıklarda kayıtlı dahi olmadıkları halde uzun yıllara ait bu çalışmanın bu beyanlara dayalı olarak kabul edildiği ortada olup varılan sonucun eksik incelemeye dayalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ….Ltd.Şti.’ne iadesine 02/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.