Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/1648 E. 2013/9879 K. 16.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1648
KARAR NO : 2013/9879
KARAR TARİHİ : 16.05.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, Kurum işleminin iptaline, 01/09/2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Uyuşmazlık, davacının davalı … Boya İzolasyon San.Tic.Ltd.Şti’ne ait işyerinde 16.12.2006-17.12.2006 tarihleri arasında (2 gün) çalışmadığının tespiti ile 01.09.2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Anayasa’nın 141. maddesinde vurgulandığı ve HMK’nun 297 ve 298. maddelerinde de açıklandığı üzere, mahkeme kararları iddia, savunma ve tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması, ret ve … tutulma sebepleri, sabit görülen vakıaların neler olduğu ve bunlardan çıkan sonuçlar ile hukuki sebepler gösterilerek gerekçeli biçimde yazılmalıdır. HMK’nun 297/2. maddesinde de taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Mahkeme kararının gerekçe ve hüküm fıkrasında, gerekçe ile hüküm fıkrasının aykırı olduğu, gerekçede, davacının davalı … Boya İzolasyon San.Tic.Ltd.Şti’ne ait işyerinde 16.12.2006-17.12.2006 tarihleri arasında (2 gün) çalışmadığı, prim ödeme gün sayısı yetmediği için yaşlılık aylığına hak kazanmadığı belirtilmiş iken, hüküm fıkrasında davanın tümüyle reddine karar verilmiş olduğu, temyize konu kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki bu çelişkinin giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 16/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.