YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16241
KARAR NO : 2014/2029
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
MAHKEMESİ : İzmir 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2012
NUMARASI : 2010/983-2012/323
Davacı, Karşı Davalı Kurum tarafından istenen Sosyal Güvenlik destek priminin iptaline, Emekli Sandığı tarafından ödenmeyen 20 senelik emekli ikramiyesi bulunduğunun tesptine, tespit edilecek destek primi tutarının ikramiye alacağından mahsubu suretiyle tahsiline,
Davalı-Karşı davacı Kurum ise icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, her iki davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün davalı-Karış davacı vekili ile davacı-Karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi . . .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Davacı-birleşen dosyada davalı M.. U.. yönünden;
Davacı, davalı Kurum tarafından kendisinden istenen sosyal güvenlik destek priminin tamamın iptalini ve Emekli Sandığı tarafından kendisine ödenmemiş 20 senelik emekli ikramiyesi bulunduğundan, tespit edilecek destek primi tutarının ikramiye alacağından mahsubu suretiyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı-birleşen dosyada davalı M.. U.. tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.10.1960 – 09.12.1980 tarihleri arasında 5434 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu, 01.01.1981 – 31.12.1986 tarihleri arasında topluluk sigortasına dahil olduğu, hizmet birleştirmesi yapılarak 9.450 gün üzerinden, davacıya 506 sayılı Yasa’nın 60-A-c maddesi gereğince 01.01.1987 tarihinden itibaren aylık bağlandığı, davacı yaşlılık aylığı almakta iken avukatlık mesleğine devam ettiği için davalı Kurum tarafından davacıdan 01.10.1999 – 24.06.2010 tarihleri arası için 8.258,14 TL SGDP talep edildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa’nın 63. maddesinin B bendinin ikinci fıkrası 4447 sayılı Yasa’nın 8. maddesi ile yapılan düzenleme ile yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat veya noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin, sosyal yardım zammı dahil, almakta oldukları aylıklarından %15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesileceğini öngörmüştür.
Bu itibarla; yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra avukat olarak çalışmaya devam eden davacının yaşlılık aylığından sosyal güvenlik destek primi kesileceği açık olmakla birlikte; davalı Kurum’un talep ettiği prim alacağının tabi olduğu zamanaşımı süresinin belirlenmesi gerekir.
Zamanaşımı yönünden davanın yasal dayanağını 506 sayılı Yasa’nın 80. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 93/2 maddesi oluşturmaktadır. 506 sayılı Yasa’nın 80. maddesinde 3917 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gereğince; Kurum’un süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından; 3917 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurum’un alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresine tabi olup zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanunu’nun 128. maddesinde öngörülen gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına ilişkin 132. madde ve ardından gelen düzenlemeler de burada uygulama alanı bulmaktadır. 08.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı yönünden ise 6183 sayılı Yasa’nın “Tahsil Zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır. Anılan madde hükmüne göre zamanaşımı süresi beş yıl olup zamanaşımı süresinin başlangıcı da alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir.
Öte yandan 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Yasa ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak 506 sayılı Yasa’nın 80. maddesinin beşinci fıkrasına eklenmiş, Kurum’un süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa’nın 51. maddesiyle birlikte 102. maddesinin de uygulanamayacağı hükme bağlanmıştır. Böylelikle 3917 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüş olmaktadır.
Benzer düzenleme 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 93/2. maddesinde de düzenlenmektedir. Yasa’nın 93. maddesinin 2. fıkrasında 5754 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gereğince, Kurum’un prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirlenmiştir.
Somut olayda; mahkemece, davacının zamanaşımı iddialarının yukarıda anılan Yasa maddeleri gereğince değerlendirilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
2-Davalı-birleşen dosyada davacı Kurum yönünden;
Davalı Kurum tarafından ise ayrı bir dava ile; davacının 01.10.1999 – 24.06.2010 tarihleri arası SGDP borcu için çıkarılan 8.258,14 TL’nin 6.189,29 TL’si için 5510 sayılı Yasa’nın 96 /b maddesi gereğince tahsili için icra takibi başlatıldığı ve davacının itiraz ettiği belirtilerek itirazın iptali talep edilmiş, mahkemece her iki dava birleştirilmiştir.
Mahkemece, davalı-birleşen dosyada davacı Kurum tarafından bu dosya ile birleşen İzmir 6. İş Mahkemesi’nin 2011/769 Esas 2011/696 Karar sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasının reddine, 6183 sayılı Yasa’ya göre takip yapma hususunda muhtariyetine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Kurum vekili tarafından 04.07.2011 tarihinde M.. U.. hakkında, yaşlılık aylığı almakta iken avukatlık mesleğine devam edildiği için 01.10.1999 tarihinden itibaren SGDP kesintilerinin tahsili için 6.189,29 TL asıl alacak, 5.367,69 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.556,98 TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emri düzenlendiği ve ödeme emrinin 12.07.2011 tarihinde tebliğ edildiği ve takibe 15.07.2011 tarihinde itiraz edildiği, Kurum vekili tarafından 29.09.2011 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı ve mahkemenin 04.10.2011 tarih, 2011/769 esas, 2011/696 karar sayılı kararı ile davaların birleştirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; her ne kadar mahkemece, Kurum tarafından 6183 sayılı Yasa kapsamında takip yapılması gerekirken İcra İflas Yasası gereğince takip yapıldığı ve bu nedenle yapılan işlemin sakat olduğu, takibin iptali gerektiği belirtilerek Kurum tarafından açılan itirazın iptali davası da reddedilmiş ise de Kurum tarafından genel hükümlere göre de takip yapılabileceği göz ardı edilerek, işin esasına girilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı-Karşı davalıya iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.