YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16103
KARAR NO : 2012/15762
KARAR TARİHİ : 27.09.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ve davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, nitelikçe 05.11.2004 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin 30.03.2010 günlü kararının: taraflarca temyizi üzerine, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonunda 25.01.2011 gün ve 9357-426 sayılı kararla “iş kazası sonucu ölen işçinin: …Yapı ve Makine San ve Tic AŞ’ne ait işyerinde taşeron…Vinç San Tic Ltd Şti işçisi olarak çalışırken kaza geçirdiği anlaşıldığından, davanın, …Yapı ve Makine San ve Tic AŞ aleyhine açılması gerekirken, …Ağır San İnş ve Taah AŞ aleyhine açılmış olmasının hasımda değil temsilcide yanılma olduğu davacıya dava dilekçesindeki davalı adını düzeltilmesi için önel verilip dava ve düzeltme dilekçesinin gerçek işveren olan şirkete tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunarak” bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, …Ağır San İnş ve Taah AŞ’ne yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılar … ile…Vinç ve Liman Hiz Ltd Şti yönünden davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacılar vekili ile davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyamız içerisinde bulunan sigorta belgelerine göre uyulan bozma kararında asıl işveren olarak kabul edilen …’nin olay tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce …Ağır San İnş ve Taah AŞ ile devir suretiyle birleştiği, bozma öncesi dosyada bulunmayan ancak bozma sonrasında sunulan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı TTK’ nun 146 vd. maddeleridir. Aynı yasanın 151. maddesinde de vurgulandığı üzere birleşen diğer bir deyişle iltihak eden şirketin bütün hak ve borçları, kalan veya yeni kurulan şirkete intikal eder. Hal böyle olunca da …’nin iltihak ettiği …Ağır San İnş ve Taah AŞ’nin birleşme olgusundan önceki iş kazasından dolayı sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Nitekim bozma sonrası devir olgusu mahkemeye bildirilirken …Ağır San İnş ve Taah AŞ vekili 07.12.2011 tarihli dilekçesi ile davanın kendilerince takip edileceğini açıklamıştır. Her ne kadar, uyulan bozma ilamımızda davacının temsilcide hata yaptığı davanın, …Yapı ve Makine San ve Tic AŞ aleyhine açılması gerektiğinden söz edilmekte ise de devir olgusu bozma öncesi bilinmediği gibi, devir alan …Ağır San İnş ve Taah AŞ tarafından da bu husus ileri sürülmemiştir. Kaldı ki davada husumetin yanlış yöneltilmesine yol açacak bir bozmanın usuli kazanılmış hak yaratmayacağı da ortadadır. Hal böyle olunca da tüzel kişiliği sona eren … aleyhine hüküm kurularak, devri alan şirket olduğu anlaşılan …Ağır San İnş ve Taah AŞ’ne yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Tarafların hüküm altına alınan manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarına gelince: Davacıların çocuğu ve kardeşi olan sigortalı …’in öldüğü iş kazasında sigortalının % 10, davalı asıl ve alt işverenler ile dava dışı üçüncü kişilerin toplam % 90 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacılar …, …’dan her biri yararına hüküm altına alınan 10.000,00’er TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine
27.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.