Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/15581 E. 2013/21949 K. 26.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15581
KARAR NO : 2013/21949
KARAR TARİHİ : 26.11.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirinin iptaliyle, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının dava dışı … Teks. ve Teks. Makineleri, İnşaat Turizm Gıd. Or. Ör. İt. İh. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin 2007/4-2009/8 dönemi prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borcunun tahsiline yönelik, davacı aleyhine düzenlenen 2009/15237, 2009/15238 ve 2009/15239 sayılı ödeme emirlerinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 10.04.2006-06.07.2006 tarihleri arasında … Teks. ve Teks. Makineleri, İnşaat Turizm Gıd. Or. Ör. İt. İh. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin %5 hisse ile kurucu ortağı olduğu, 06.07.2006 tarihli noter sözleşmesi ile mevcut hissesini devrederek ortaklıktan ayrıldığı, hisse devir hususunun aynı tarihte ortaklar kurul kararıyla da sabit olduğu; ancak davacının hisse devrinin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan edildiğine ilişkin belgeye rastlanmadığı görülmüştür.
Limited şirketlerde, 6183 sayılı Yasanın 35.maddesine göre,(Değişik madde: 22/07/1998 – 4369/21 md.)Limited şirket ortakları (Değişik ibare: 04/06/2008 – 5766 S.K./3.mad) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04/06/2008 – 5766 S.K./3.mad) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04/06/2008 – 5766 S.K./3.mad) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Uyuşmazlık, hisse devrinin ticaret sicil gazetesinde ilan edilmemesi halinde, dava dışı limited şirketin prim vs borçlarından hissesini devreden ortağın sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Limited şirket ortaklığından ayrılanlar yönünden, bu ayrılmanın ticaret sicilinde ilan edilmemiş olması halinde, ayrılma tarihinden sonraki döneme ilişkin prim vs borçlarından sorumlu olunup olunmayacağının belirlenmesi yönünden, uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte bulunan (Mülga) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun konuya ilişkin hükümlerinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, ticaret siciline tescil, kural olarak bildirici etkiye sahiptir. İstisnai olarak, ticaret unvanı ve işletme adının korunması; ticaret şirketlerinin tüzel kişilik kazanabilmesi; esnaf işletmelerinde ticari mümessil tayini; anonim şirketlerde ana sözleşmenin değişikliğinin hüküm ifade etmesi ve ticari işletme rehni halleri için ticaret siciline tescil, zorunlu ve kurucu niteliktedir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 38. maddesinde sicil kayıtlarının etkisinin üçüncü şahıslar açısından başlangıcı düzenlenmiş ve ticaret sicili kayıtlarının, üçüncü kişiler hakkında kaydın ilan edildiği günü takip eden işgününde hüküm ifade edeceği belirtilmiştir.
Ticaret sicilinin dış etkileri ise, aynı Kanunun 39.maddesinde “Üçüncü şahısların, yukarı ki madde gereğince kendilerine karşı hüküm ifade etmeye başlayan kayıtları bilmediklerine müteallik iddiaları dinlenmez.
Tescili lazım geldiği halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir husus ancak bunu bildikleri ispat edilmek şartıyla, üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebilir.” şeklinde açıklanmıştır.
Öte yandan, limited şirket pay devrinin geçerli olabilmesi için TTK 520.maddesine göre, limited şirket pay devrinin … şekilde yapılması ve imzaların noterce tasdik edilmesinden sonra, pay devrinin limited şirkete bildirilerek, ana sözleşmede aksine hüküm yoksa ortakların en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayenin dörtte üçüne sahip olması, ayrıca devrin pay defterine kaydedilmesi gerekir. Bu devrin ticaret siciline tescili ise, pay devrinin gerçekleşmesi için zorunlu bir şekil şartı değildir.
Davacının dava dışı şirketteki ilişkisinin sona ermesinin sicil gazetesinde ilanının, işlemin hukuken varlık kazanmasına değil, bu hususun üçüncü kişilere açıklanması amacına yönelik olduğu, dolayısıyla inşai değil bildirici bir işlem olduğu açıktır.
Davaya konu ödeme emrindeki borçlar, dönem itibariyle şirketi temsil yetkisi olmayıp yalnız kurucu ortak olan davacıyı ilgilendirir borç da değildir.
Davalı Kurum, şirketle ilişkisi hisse devri ile sonlanan davacı ile dava dışı şirket yönünden 6762 sayılı Kanunun 38 ve 39.maddeleri anlamında üçüncü kişi de değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak, davacının prim borcundan sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2013 tarih ve 2012/21-734E, 2013/152K. sayılı kararı da aynı yöndedir.)

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26/11/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.