YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10629
KARAR NO : 2013/16803
KARAR TARİHİ : 23.09.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının eşi olan muris …’ın askerlik süresi hariç 01/06/1998-30/08/2002 tarihleri arası davalı nezdinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin , çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun’un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa’dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının eşi olan …’ın 08/03/2009 tarihinde vefat ettiği, muris adına 01/12/1999 tarihli işe giriş bildirgesinin … Limited Şirketi tarafından Kuruma verildiği, davalı …’nın ise, … Limited Şirketinin kurucu ortağı olduğu, muris adına herhangi bir bildirim yapılmadığı, murisin 21/02/2000-21/08/2001 tarihleri arası askerlik görevini yaptığı, davacı tanıkları beyanlarında, murisin hem askere gitmeden önce hemde askerden geldikten sonra davalıya ait işyerinde çalıştığını, davalı tanığı ise, murisin bir süre davalı yanında çalıştığını belirttikleri anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hizmet tespitine yönelik talebinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı ve çalışma olgusunun yöntemince araştırılıp araştırılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacının murisi adına işe giriş bildirgesi verilmiş olup, artık hak düşürücü süre işlemeyecektir. Ayrıca çalışma kesintisiz ise, işe giriş bildirgesi verilmekle bildirgeden önceki dönem yönündende hak düşürücü süre oluşmayacaktır. Yine muris askere gitmeden önce çalıştığı işyerine askerliğe müteakip tekrar girmesi nedeniyle askerlik süresi boyunca sözleşme askıda olup, hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Öte yandan işe giriş bildirgesi limitid şirket tarafından verildiği halde şirketin davaya dahil edilip taraf haline getirilmediği, dönem bordrolarının Kurumdan getirtilip bordro tanıkları ile komşu işyeri tanıklarının tespit edilip dinlenmediği, böylece çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmesi gerekirken … şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir..
Yapılacak iş, öncelikle muris adına işe giriş bildirgesinin verildiği … Limitid Şirketini davaya dahil etmesi için davacıya önel vermek, uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde Kurumdan dönem bordrolarını getirtmek, bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, dönem bordrosu verilmemişse veya bordro tanıklarına ulaşılamazsa yada bordro tanıkları beyanları yeterli olmazsa bu takdirde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile yine uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak, komşu işyeri tanıklarının çalışma süresini tereddütsüz belirlemek amacıyla gerek görüldüğü takdirde hizmet döküm cetvellerini getirtmek, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda … şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.