Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2012/10122 E. 2013/15766 K. 12.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10122
KARAR NO : 2013/15766
KARAR TARİHİ : 12.09.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, süresinde yapmış olduğu Ek. 17 ihya borçlanmasının 1997 – 07/08/2003 tarihleri arasında yapılmasının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı, 1997 yılı ile sigortalı çalışmaya başladığı tarih olan 07/08/2003 tarihi arasındaki prim borçlarını 6111 sayılı yasa kapsamında yapılandırmak için Kuruma başvurduğunu, ancak Kurumun 2011 yılına kadar fazladan borçlandırarak yapılandırma yaptığını belirterek süresinde yapmış olduğu Ek.17 ihya borçlanmasının 1997 – 07/08/2003 tarihleri arasında yapılmasının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacının Ek. 17 ihya borçlanmasının davalı kurum tarafından 01/05/1999 – 07/08/2003 tarihleri arası yapılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 05/09/2006 varide tarihli giriş bildirgesi ile 01/10/2006 tarihi itibariyle davacının sigortalılığının başlatıldığı, davacı prim tevkifat belgelerini Kuruma sunarak sigortalılık süresinin yeniden belirlenmesini talep ettiği, prim tevkifatlarına göre davacının giriş tarihinin 01/10/1997 olarak değiştirildiği ve Ziraat odası ve Kooperatif kaydı gereğince sigortalılığının devam ettirildiği, 07/08/2003-31/01/2006 arası 895 gün 506 sayılı yasaya tabi çalışmalarının bulunduğu, SSK çalışması nedeniyle 07/08/2003 tarihi itibariyle çıkışı yapılarak 01/10/2006 tarihinden itibaren sigortalılığının devam ettirildiği, davacının 28/05/2011 varide tarihle dilekçesi ile 6111 sayılı yapılandırma yasasından yararlanma talebinde bulunduğu, dilekçesinin alt kısmına 1997 yılı ile sigortalı çalışmaya başladığı 07/08/2003 tarihi arasındaki borçlarının yapılandırılmasını istediğini bildirdiği, Kurumun 12/08/2011 tarihli yazıda davacıya 5 yılı aşkın prim borcu nedeniyle 30/04/1999 tarihi itibariyle sigortalılığının durdurulduğu belirtilerek 01/05/1999-07/08/2003 ve 01/10/2006-30/04/2008 dönemi için yapılandırma borcunun bildirildiği, davacı vekilinin 17/09/2011 varide tarihli dilekçe ile davacının 1997-07/08/2003 tarihleri arasındaki süreyi yapılandırmak istediğini bildirdiği ve Kurum tarafından verilen 28/09/2011 tarihli cevapta davacının süresi içinde ödeme yapmadığından yapılandırma talebinin geçersiz duruma düştüğünün bildirildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı yasanın geçici 17. maddesinde; “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere Kurum tarafından hesaplanan borç tutarının tamamen ödenmemesi halinde talep geçersiz sayılmalıdır. Kısmi ödeme yapılması mümkün değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/09/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacı 28/05/2011 tarihli Kurum kayıtlarına intikal eden dilekçesinde 1997 Nisandan itibaren başlayan ve 07/08/2003 tarihine kadar olan Tarım … sigortalılık süresini 6111 sayılı Yasadan yararlanarak borçlanmak istediğini beyan etmektedir. Kurum bu talep dilekçesini esas alarak 01/10/1997-31/03/2008 süresine ait borçlanma miktarı olan 11.915,45 TL’yi ödemesi için sigortalıya tebliğ etmiştir.

Kurumca davacının resen 01/10/1997 tarihindeki 2926 sayılı Yasa gereğince Tarım … sigortasına tescil edilmesinden sonra 5 yıllık prim borcu bulunduğu görülerek sigortalılığının 30/04/1999 tarihi itibariyle durdurulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yine davacının 07/08/2003 tarihinde başlayan 01/10/2006 tarihine kadar süren SSK sigortalılığının bulunduğu da görülmektedir. Bu defa Kurum durdurma işlemini gözeterek davacının sigortalılık süresini kendisi belirleyerek 01/05/1999-07/08/2003, 01/10/2006-30/04/2008 tarihlerini esas alarak 6111 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 17. maddeye göre borç yapılandırma esaslarını gözeterek davacıya yeni bir ödeme planı tebliğ etmiş ve son ödeme tarihi olarak 31/07/2011 tarihini belirtmiştir. Kurum ikinci yapılan işlemin davacının talebini karşılamadığını fark ederek iptal etmiş ise de davacı tarih farklılığı nedeniyle talebini karşılayan borçlanma bedelini süresinde Kuruma ödeyememiştir. Bu nedenle de Kurumca borçlanma işlemi iptal edilmiştir.
Görüldüğü üzere yapılan yargılamada HMK 139. madde gereğince Mahkemece ön inceleme duruşması sırasında taraflardan uyuşmazlığın özetlenmesi istendiğinde davacı 6111 sayılı Yasa gereğince talep ettiği borçlanma tarihinin 1997-07/08/2003’e kadar belirlenmesini ve borçlandırılma hakkından yararlandırılmasını talep ettiğini belirterek uyuşmazlığı bu şekilde sınırlandırmıştır. Mahkemece de talebi karşılar biçimde ve kabul yolunda hüküm kurulmuştur. Talebin dışında ve Kurum tarafından yapılan farklı tarih ve süre uygulamaları nedeniyle birden fazla uyuşmazlık ve borçlanma bedeli belirlenerek davacıya ödeme yazısı tebliğ edilmiş bulunması Kurumun re’sen ve fazladan yarattığı hukuki işlemlerdir. Bunlar dava dışı ve sigortalının daha sonra gerektiğinde diğer sigortalılığa ilişkin primlerini faizi ile ödeyerek her zaman tamamlayacağı işlemler olarak kalmalıydı.
Neticede Kurum sigortalının talebini karşılayan tam bir işlem diğer anlatımla borçlanma bedeli belirleyerek tebliğ etmemiştir. Buna rağmen değişik tarihlere ait plan hazırlayarak borç ödemesini istemektedir. Uyuşmazlık Kurumun dilekçede yazılı bulunmasına rağmen tarihleri ve hukuki dayanağı farklı algılaması nedeniyle davacı mağdur edilmiştir. Bu nedenle davacının tespit konulu iş bu davayı açmasında ve davanın görülmesinde hukuki yararı vardır. Oysaki Kurumca yapılacak iş 6111 sayılı Yasadan yararlandırılarak borç yapılandırma işlemi başlatılarak dilekçede belirtilen 07/08/2003 tarihine kadar olan süre için bedelini davacıya tebliğ etmekten ibaret olmalıydı.
Yerel Mahkemece bu hususlar göz önünde bulundurularak uyuşmazlık ele alınıp hükme varılmış ve istemin kabulüne karar verilmesi tarafımca isabetli bulunmakta ise de Yüksek Dairece bu talep ve istenen tarih değerlendirilmeye alınmadan Kurum işleminin 5510 sayılı Yasanın Geçici 17. Maddesinde belirtilen süre içerisinde tebliğ edilen borçlanma miktarının tamamının ödenmemiş bulunduğu hususu gerekçe gösterilerek bozma yönünde hüküm kurmuş bulunması karşısında Yüksek Dairenin çoğunluk görüşüne katılamamaktayım.12/09/2013