Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/4217 E. 2011/8281 K. 18.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4217
KARAR NO : 2011/8281
KARAR TARİHİ : 18.10.2011

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 59.857.82TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.10.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat … ile karşı taraf vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 27.01.2006 tarihinde meslek hastalığı sonucu % 38,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece meslek hastalığının ortaya çıkmasındaki %12,02 oranındaki kaçınılmazlığın % 50’den işverenin sorumlu olduğu kabul edilerek ve bunun işveren kusuruna eklenerek, işvereninin meslek hastalığı sonucu zararın ortaya çıkmasındaki sorumluluğu tespit edilmek suretiyle, davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve karar süresinde davacı ve davalı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Kaçınılmazlık; hukuksal ve teknik anlamda; fennen önlenmesi mümkün bulunmayan başka bir anlatımla, işverence mevzuatın öngördüğü tüm önlemlerin alınmış olduğu koşullarda dahi önlenmesi mümkün bulunmayan durum ve sonuçları ifade eder.
Bir olayın tamamen ya da kısmen kaçınılmazlık sonucu meydana geldiğinin saptanması halinde hakim, işverenin sorumluluğunu, Borçlar Kanunu’nun 43. maddesini göz önünde tutarak hakkaniyet ölçüsünde saptamalıdır. Kaçınılmazlık halinde her iki taraf yönünden %50’şer sorumluluğun paylaştırılması ilk bakışta uygun görünebilirse de, işçi-işveren arasındaki bu tür davalarda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının göz önünde bulundurulması halinde; işverene biraz daha fazla sorumluluk verilmesi; sosyal hukuk devleti ilkesi gereği düşünülmelidir. Yargıtay’ın giderek Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Hal böyle olunca da yerel mahkemenin kaçınılmazlığın
% 50’den işvereni sorumlu kabul etmek suretiyle sorumluluk paylaşımının Borçlar Kanunu’nun 43. maddesine aykırı olduğu açık ve seçiktir.
Manevi tazminata gelince: Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ıstırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nefaset kurallarına göre, davacı yararına hüküm altına alınan 45.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Yapılacak iş ; öncelikle yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda zararlandırıcı sigorta olayından işverenin sorumlulugunu belirlemek ve belirlenen bu sorumluluk oranına göre maddi ve manevi tazminatın tayini yoluna gitmekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, kaçınılmazlığın bulunduğu durumlarda işverenin sorumluluğunun ve manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle kaçınılmazlıktan işverenin sorumluluğunun düşük, manevi tazminatın ise fazla takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacı ile davalı yararına takdir edilen 825.00’er TL. duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 18.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. –