Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/3472 E. 2012/20452 K. 19.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3472
KARAR NO : 2012/20452
KARAR TARİHİ : 19.11.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 11/11/2002-20/05/2008 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

Dava, davacının 11.11.2002-20.5.2008 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece DAVANIN hay tekstil Alaattin Gündöner yönünden bildirilmeyen süre olmadığından reddine, davalı … yönünden ise davanın kısmen kabulü ile (tanık beyanına göre) 1.11.2004- 23.12.2005( bildirime kadar) asgari ücretle 1095215 sicil nlu işyerinde çalıştığının tespitine. karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı işyerinin 1095215 sicil numarası ile 6.11.2002 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, uyuşmazlık dönem bordrolarının getirtildiği, davacının SGK’ya işe giriş bildiriminin yapıldığı,davalı Hay Tekstil yanında 24.12.2005-20.5.2008 tarihleri arasında tescil kaydının bulunduğu, ancak diğerdavalı … yanında bildirimin olmadığı anlaşılmaktadır
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada
komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda dinlenen davacı tanıklarının birinin bordroda kayıtlı işyeri çalışanı olduğu, diğer tanıkların işyeri çalışanı olmadığı,yargılama sırasında mahkemece re’sen hiç bordro tanığı dinlenmediği, her ne kadar davacı tanıkları çalışmayı doğrulamış ise de bu tür davaların kamu düzenini ilgilendirdiği, resen araştırma yapılmasının gerekeceği, sadece tanık sözlerinin iddiayı ispat için yeterli kabul edilemeyeceğinin gözardı edilerek sonuca gidildiği görülmektedir.
Yapılacak iş, davalı işyerinin uyuşmazlık dönemine ait dönem bordrolarında çalışmaları bulunanlar içerisinden adları resen belirlenecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurmak, bordro tanıklarının beyanlarının yetersiz olması durumunda davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak araştırmanın genişletilip bu dönemlerde çalışması bulunan komşu işyeri işverenleri ve bu işverenler tarafından çalışmaları Kuruma bildirilen kimseler zabıta marifetiyle belirlenip beyanlarına başvurularak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.