Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/3144 E. 2012/20961 K. 22.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3144
KARAR NO : 2012/20961
KARAR TARİHİ : 22.11.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalı kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin iptaliyle, borçlu olmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davalı Kurumca davacı hakkında tahakkuk ettirilen prim borcu nedeniyle gönderilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir
Mahkemece istemin kabulü ile, davacının Kuruma borçlu olmadığının tespitine, davacı aleyhine gönderilen 02.09.2009 tarihli 2009/024812 sayılı ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya gönderilen 02.09.2009 tarihli 2009/024812 sayılı ödeme emrinin 2004/1,2008/2-5.aylara ait prim ve gecekme zammına ilişkin olduğu, ödeme emrinin davacıya 23.09.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 29.09.2009 tarihinde süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa’nın 80.maddesinde kurum alacaklarının tahsili yönünden 6183 sayılı Yasa kurallarının uygulanacağı belirtilmiştir. Anılan yasa maddesinin 5.fıkrasında 29.07.2003 tarih ve 4958 sayılı Kanunla yapılan değişiklikte, kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun gecikme zammına ilişkin 5l.maddesinin dışındaki hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştü. Çünkü aynı kanunla 506 sayılı Kanunun 80.maddesinin beşinci fıkrasında yapılan aynı değişiklikle gecikme zammının usul ve esasları özel olarak düzenlenmişti. Bu nedenle, kurumun alacaklarının tahsilinde 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun 51.maddesi hariç diğer maddeleri uygulanmaktaydı. Bunun sonucu olarak, kurum
alacaklarının tahsil zamanaşımı konusunda daha önce istisna tutulmadığı için 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun 102.maddesi uygulanmaktaydı. Anılan hüküm, “Tahsil Zamanaşımı” başlığı altında “Amme alacağı vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılın başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar biçiminde düzenlenmiştir. Dolayısıyla, 506 sayılı Kanunun 80.maddesinde 5198 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce Kurumun süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacakları 6183 sayılı Kanunun 102. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına uğramaktaydı.5198 sayılı Kanun 11 maddesiyle, 506 sayılı Kanunun 80.maddesinde yapılan değişiklik sonucu Kurumun süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun 102.maddesinin de uygulanmayacağı öngörülmüştür. Bu durumda; Kurumun sigorta primlerinden doğan alacakları eskiden olduğu gibi genel hükümler uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacaktır.(B.K. md.125)Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.09.2006 gün, 2006/21-546-565 ve 20.12.2006 gün,2006/21-806-814 sayılı kararlarında da aynı hususlara değinilmiştir.
Somut olayda, dava konusu ödeme emrinde 2004/1.aya ait prim ve gecikme zammı tahakkuk ettirilmiş olduğu, bu nedenle 5198 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 06.07.2004 tarihinden önceki döneme ait kurum alacakları için 6183 sayılı Kanunun 102.maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği gözetildiğinde, 2004/1.aya ait prim borcu 506 sy m80 uyarınca 28.02.2004 tarihinde muaccel olur ve 6183 sy m102 uyarınca da 01.01.2005 tarihinden itibaren 01.01.2010 tarihinde zamanaşımına uğrar.Hal böyle olunca, ödeme emri davacıya 23.09.2009 tarihinde tebliğ edildiğine göre ödeme emrine konu olan 2004/1.aya ait prim borcunun zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden dava konusu ödeme emrinin 2004/1.aya ait prim ve gecikme zammı borcunun iptaline yönelik isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu döneme ait prim ve gecikme zammının da iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 22.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.