YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2999
KARAR NO : 2012/10601
KARAR TARİHİ : 11.06.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden … maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 07.10.2009 tarihinde geçirdiği iş kazasında yaşamını kaybeden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece,maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve kayıtlardan;SGK Başkanlığı tarafından dava konusu olayın iş kazası olarak nitelendirildiği,sigortalının hak sahipleri olan davacı … ve davacı …’a iş kazası kolundan kurumca gelir bağlandığı,meydana gelen zararlandırıcı olayda kazalının %10 oranında kusurunun bulunduğu,alının hesap raporunda maddi tazminat talebinde bulunan davacıların zararlarının tahsislerle karşılandığının belirtildiği,reddolunan maddi tazminat bakımından 1000,00TL avukatlık ücretinin davacıların tümünden tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı,davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Buna göre olay tarihi,tarafların kusur durumu ile tüm dosya kapsamına göre tüm davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarları fazla olduğu gibi mahkemece, davacılar … ve …’ın maddi tazminat talebinin zararlarının Sosyal Güvenlik Kurumunca tahsislerle karşılanması nedeni ile reddedildiğinin anlaşılıp, bu red kararının katsayı değişiklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerindeki artışlardan kaynaklanmasına ve dava açılırken davacının bu hususu bilebilmesinin mümkün bulunmamasına göre davacıların maddi tazminat talebinin reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerekirken 1000,00TL avukatlık ücretine hükmedilmesi de yanlıştır.
Kabule göre de reddolunan maddi tazminat davası yönünden davalı yararına hükmolunan avukatlık ücretinin sadece maddi tazminat isteminde bulunan davacılar olan … ve …’dan tahsil yerine tüm davacılardan tahsile karar verilmesi ve yine kabul edilen manevi tazminat davaları bakımından davacı eş için 8900,00TL,davacı çocuklar için ise ayrı ayrı 7700,00’erTL avukatlık ücreti yerine aleyhlerine olarak eksik avukatlık ücretine hükmedilmesi de ayrıca isabetsizdir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 11.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.