Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/2890 E. 2012/16772 K. 08.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2890
KARAR NO : 2012/16772
KARAR TARİHİ : 08.10.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVALILAR :

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1- -Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının 9.3.2003-10.3.2006 tarihleri arasında davalılara ait işyerlerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile 9.3.2003-10.3.2006 arası davalı işyerinde çalıştığının ve bildirilmeyen sürelerin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına olduğu, uyuşmazlık dönemine dönem bordrolarının getirtildiği,davacının ….. kaydının 20.9.2003 tarihinden başladığı ve kesintili olmak üzere 265 gün çalışmasın bildirildiği anlaşılmaktadır
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda dinlenen tanıkların ağırlıklı olarak komşu işyeri tanıkları olduğu, ihtilaflı dönem tanıklarından sadece davalı işyerinde 15 gün çalışması bulunan…’nin dinlendiği, birçok bordro tanığı bulunmasına rağmen mahkemece beyanlarına başvurulmadığı, dinlenen bordro tanığın da tüm ihtilaflı dönemi kapsayan çalışmasının bulunmadığı ve çalışma olgusunun hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde araştırılmadığı anlaşılması karşısında mahkemece bu tür davaların kamu düzenini ilgilendirdiği, resen araştırma yapılmasının gerekeceği gözardı edilerek sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davalı işyerlerinin uyuşmazlık dönemine ait dönem bordrolarında çalışmaları bulunanlar içerisinden adları resen belirlenecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurmak, bordro tanıklarının beyanlarının yetersiz olması durumunda davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak araştırmanın genişletilip bu dönemlerde çalışması bulunan komşu işyeri işverenleri ve bu işverenler tarafından çalışmaları Kuruma bildirilen kimseler ile benzer işi yapan işyerlerinin kayıtlara geçmiş çalışanları zabıta ve kurum kayıtları marifetiyle belirlenip beyanlarına başvurularak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.