Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/263 E. 2011/1474 K. 22.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/263
KARAR NO : 2011/1474
KARAR TARİHİ : 22.02.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 12.02.1987-27.02.2002 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı …K vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 12.02.1987-27.02.2002 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının davalı işverene ait değişik işyerlerinde 01.08.1988-15.10.2001 tarihleri arasında hizmet aktiyle kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Öte yandan H.U.M.K.’nun 388/son maddesi gereğince, hüküm kısmında istek sonuçlarından her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer, birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Ayrıca aynı kanunun 389. maddesinde de verilen karar ile iki tarafa yükletilen yükümlülüklerin kuşku ve duraksamayı gerektirmeyecek surette çok açık olarak yazılması gerektiği bildirilmiştir.
Somut olaya gelince; mahkemece davacının davalı şirkete ait (519882) sigorta nolu işyerinden ilk bildiriminin yapıldığı 1.8.1988 tarihinden önceki çalışmalarla ilgili olarak verilen red kararı yerinde ise de; kesinleşen İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2005/586-2006/507 Esas-Karar sayılı işçilik alacakları davası ile Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2002/7987 Hazırlık-2003/2475 Karar sayılı takipsizlik kararı dosyası kapsamına göre, davacının davalı işyerinde satın alma ve büro elemanı olarak çalışırken 27.02.2002 tarihinde işveren tarafından darp edildiği ve dolayısıyla hizmet aktinin bu tarihe kadar devam ettiği belli olmasına rağmen 15.10.2001 tarihine kadar çalıştığının kabulü hatalı olmuştur.
Ayrıca, davacının hizmet aktiyle çalıştığı işyerlerinin davalı şirket adına davalı Kurumda değişik sigorta numaraları ile tescilli olmasına rağmen mahkemece, çalışmanın hangi sicil numaralı işyerinde ve hangi tarihler arasında olduğu ayrı ayrı belirtilmeksizin, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması infazda tereddüde yol açacak niteliktedir.
Yapılacak iş; davacının hizmet aktiyle çalışmasının sabit olduğu, 01.08.1988-27.02.2002 tarihleri arasındaki dönem yönünden, çalışmanın davalı işveren şirkete ait hangi sicil numaralı işyerinde ve hangi tarihler arasında olduğunu ayrı ayrı ve infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesi, 22.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.