Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/2200 E. 2012/20525 K. 20.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2200
KARAR NO : 2012/20525
KARAR TARİHİ : 20.11.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintisinden dolayı, Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; davacının 5434 sayılı Kanuna göre aldığı yaşlılık aylığına, 27.1.2005 – 28.2.2010 tarih aralığında gelir getirici bir işte çalıştığı iddiası ile tahakkuk ettirilen 4.989,06 TL sosyal güvenlik destek primi kesintisinin iptaliyle, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının, 15.9.2001 tarihinden itibaren Emekli Sandığından yaşlılık aylığı aldığı, 27.1.2005 tarihinden beri biçerdöver işletmeciliğinden dolayı vergi kaydının olduğu, Kurumun 1.5.2010 tarihli yazısı ile “biçerdöver işletmeciliğinden dolayı davacıya 27.1.2005 tarihinden 28.2.2010 tarihine kadar 4.989,06 TL sosyal güvenlik destek primi kesintisi borcu” tahakkuk ettirdiği, mahkeme kararının gerekçesinde kolluk araştırması yapıldığı belirtilmesine rağmen dosyada buna ilişkin tutanağın olmadığı, tanık beyanlarının yetersiz olduğu, biçerdövere ilişkin kayıtların getirtilmediği ve üzerinde inceleme yaptırılmadığı, davacının biçerdöver işletmeciliğine ilişkin defter, belge ve kayıtların incelenmediği” anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 22.1.2004 tarihli 5073 sayılı Kanunun 15. maddesi ile değişik, 1479 sayılı Kanunun Ek 20. maddesinin 3. fıkrasında; “Diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan, 24 üncü maddenin (I) bendinde belirtilen kapsamda çalışmaya başlayanların, çalışmaya başladıkları ayı takip eden ay başından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil, bu Kanunun 50 nci maddesine göre belirlenen onikinci gelir basamağının %10’u oranında sosyal güvenlik destek primi ödeyeceği, bu süre içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlar ile
Kurumca tespit edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek priminin, 53 üncü maddeye göre hesaplanarak tahsil edileceği” belirtilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 17.4.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik Geçici 14. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi veya sigortalı olanların, vazife malûllüğü, malûllük ve yaşlılık veya emekli aylığı bağlananların ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam edenler hakkında sosyal güvenlik destek primine tabi olma bakımından bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği” belirtilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü, davacının biçerdöver işletmeciliğinin 1479 sayılı Kanunun 24 üncü maddenin (I) bendinde belirtilen kapsamda çalışma niteliğinde olup olmadığının irdelenmesini zorunlu kılmaktadır.
1479 sayılı Kanunun (I) bendinde; “Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar, kollektif şirketlerin ortakları, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları,limited şirketlerin ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, donatma iştirakleri ortakları ve anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının bu Kanuna göre sigortalı sayılacağı,” belirtilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 53. maddesinin, 1. fıkrasında “Çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançların, bu Kanunun 94 üncü maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirileceği, 54 üncü maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançlarının gerçek usule (zirai işletme hesabı veya diledikleri takdirde bilanço esasına göre) tesbit olunarak vergilendirileceği, kazançlarını gerçek usulde vergilendirmeyen çiftçilerin bu kazançları için beyanname vermeyecekleri, ancak, çiftçiye ait olmakla beraber zirai işletmeye dahil edilmeyen biçerdöver veya bu mahiyetteki bir motorlu araç veya on yaşına kadar ikiden fazla traktörün işletilmesinden elde edilen gelirlerin ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirileceği,” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacının 27.1.2005 tarihinde biçerdöver işletmeciliğinden dolayı başlayan vergi kaydının olması ve bu kaydın ticari kayda karine teşkil etmesi karşısında, davacının ticari defterleri ve kayıtları üzerinde inceleme yapmadan ve tarımsal arazilerini araştırmadan yetersiz inceleme ve araştırma sonucunda davacının çalışmasının olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; dava konusu biçerdöverin özelliklerini tespit etmek, davacının arazilerine ilişkin tapu kayıtlarını getirtmek, davacının arazilerinin durumuna göre biçerdöver sahibi olmayı gerektirip gerektirmediğini tespit etmek, başkalarının arazilerinde biçerdöver çalıştırıp çalıştırmadığını, dava konusu biçerdöverin niteliğine göre sadece davacının arazilerinde kullanılabilecek bir biçerdöver olup olmadığını araştırmak, davacını ticari defter, kayıt ve belgelerini getirtip üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.