YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1992
KARAR NO : 2012/19640
KARAR TARİHİ : 12.11.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/09/1991-31/10/1994 ve 05/12/1995-31/01/2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının davalı apartman işyerinde 01.09.1991 – 31.10.1994 ve 05.12.1995 – 31.01.2004 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalarının tesipiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın hak düşürücü süreye uğradığından bahisle reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerince davalı adına düzenlenmiş işe giriş bildirgesi bulunmadığı, davacının 47 numaralı işyerinde geçen 01.11.1994 – 31.12.1994 tarihleri arasında 60 günlük ve 01.01.1995 – 31.10.1995 tarihleri arasında 300 günlük çalışmalarının davalı Kurum’a bildirildiği, ayrıca davacının 05.08.2004 tarihinden itibaren başlamak üzere 1004532 numaralı işyerinde çalışmalarının bulunduğu, ancak söz konusu işyerleri ile ilgili araştırma yapılmadığı, davacının 01.03.1999 – 04.08.2009 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu, 25.02.2002 tarihinden beri devam eden ziraat odası kaydı bulunduğu, dönem bordrolarının celbi için davalı apartamana yazılan yazıya cevap verilmediği, bordroların davalı Kurum’dan da istenilmediği, 1996-1997-1998 yıllarının tüm aylarında 1999 yıllının Mart ayından Ağustos ayına kadar olan sürede, davacının apartmanın temizlik ve bakımını yaptığına dair gider pusulaları mevcut olduğu, davacının eşinin davalı apartmanda oturduğuna dair 24.08.1998 tarihli ikametgah belgesi bulunduğu, davacıya apartmanın işleri ile yeterince ilgilenilmediğinden bahisle apartman yönetimi tarafından yapılan 09.01.2004 tarihinde ihtar çekildiği ve bu ihtarda görev saatlerinde bilgi vermeden apartmanı terk ettiğinin, bu sırada eşinin de apartmanla yeterince ilgilenmediğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim
ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa’da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun’un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasadan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Halen yürürlükte olduğu şekliyle dava açma süresi beş yıl olup, hak düşürücü süredir. 506 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 20.06.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmışken, 01.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle tekrar beş yıla indirilmiştir.
Somut olayda; davacı 01.09.1991 – 31.10.1994 ve 05.12.1995 – 31.01.2004 tarihleri arasındaki sürede sigortalı sayılmasını talep etmiştir. Davacı bu süreler içerisinde kesintisiz çalıştığını beyan etmektedir. Kesintisiz çalışmanın bulunması halinde davanın açıldığı, 09.07.2009 tarihi itibari ile 05.12.1995 – 31.01.2004 tarihleri arasındaki sürede hak düşürücü süreden söz edilemez. Davacının 01.03.1999 – 04.08.2009 tarihleri arasındaki sürede 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olması da 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetlerini etkilemez.
Öte yandan; 01.09.1991 – 31.10.1994 tarihleri arasındaki dönem için ise davalı işyerinden yapılmış kısmi bildirim bulunması halinde hak düşürücü süre söz konusu olmayacaktır. Davacının SSK hizmet cetvelinde 47 numaralı işyerinden, 01.11.1994 – 31.12.1994 tarihleri arasında 60 günlük ve 01.01.1995 – 31.10.1995 tarihleri arasında 300 günlük kısmi bildirim ile 1004532 numaralı işyerinde 05.08.2004 tarihinden itibaren başlamak üzere bildirimleri mevcuttur. Bu kısmi bildirimlerin davalı işyerinden mi yoksa başka bir işyerinden mi yapıldığı araştırılıp ortaya konulmadan eksik araştırma ve inceleme ile davanın hak düşürücü süre yönünden reddi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 12/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.