Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/1962 E. 2011/6399 K. 18.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1962
KARAR NO : 2011/6399
KARAR TARİHİ : 18.07.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15.11.1995-30.11.1996 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacı murisinin 15.11.1995 – 30.11.1996 tarihleri arasında kesintisiz geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun’un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa’nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa’nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalıların mirasbırakanı Hıfzullah Baskın’a ait özel bina inşaatı işyerinde çalışan ve 2.11.2005 tarihinde ölen davacının eşi….’in 15.11.1995– 30.12.1995 tarihleri arasında 46 gün, 16.01.1996–29.2.1996 tarihleri arasında 45 gün ve 15.10.1996–30.11.1996 tarihleri arasında 45 gün olmak üzere 136 günlük sigortalı çalışmalarının Kuruma bildirildiği, davacının imzasının bulunduğu 15.11.1995 ve 15.10.1996 tarihli işe giriş bildirgelerinin Kuruma verildiği, davalı işyerinde ….. dışında iki işçinin daha çalıştığı, bordro tanıkları… ve …’ın sigortalının çalışmasına dair bilgi ve anlatımlarının davayı aydınlatmaya yeterli olmadığı gibi komşu işyeri tanığının da dinlenmediği, 11.12.1996 tarihli yapı kullanma izin belgesine göre zemin + iki kat ve 6 daireden oluşan binanın bazı bölümlerinin, bu işçiler dışındaki kişilere yaptırıldığı kanıtlanmadıkça böyle bir inşaatın 3 işçiyle 136 günde bitirilmesi pek mümkün gözükmediği gibi bu yönde herhangi bir araştırmanın da yapılmadığı, ülkemizin ve Batman yöresinin genel iklim koşulları gözetildiğinde inşaat faaliyetlerinin yoğun olduğu ilkbahar ve yaz aylarını kapsayan 29.2.1996-14.10.1996 tarihleri arasında inşaat faaliyetine ara verilmesinin de hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacı murisinin 15.11.1995 – 30.11.1996 tarihleri arasında bina inşaatında kesintisiz çalışmasına imkan veren bir mesleği olup olmadığının araştırılmadığı ve böylece davacı murisinin çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, sigortalı Mahmet Salih Yiğit’in bina inşaatı işyerinde geçen çalışmalarının kesintisiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, ilgili Belediye Başkanlığından bina inşaatının başlaması, kontrolü ve sona ermesine ilişkin tutanakları getirtmek, yapı ruhsatında teknik usuller sorumlusu olarak adı geçen … ile yapı kullanma izin belgesine göre mahallinde inceleme yaptığı anlaşılan belediye teknik görevlilerini dinlemek, bordro tanıkları dinlendiğinden Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak, gerek görüldüğü takdirde inşaat mühendisi bilirkişi ile birlikte keşif yapılarak bölge ve mevsim koşulları da gözetilerek bu nitelikteki bir inşaatın kaç işçiyle ne kadarlık sürede bitirileceği hususunda bilirkişi raporu almak, davacının bina inşaatında kesintisiz çalışmasına imkan veren bir mesleği olup olmadığı ya da işveren tarafından bina inşaatında verilen görevin belirtilen tarihler arasında kesintisiz çalışmasına imkan verip vermediğini araştırmak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.