Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/15797 E. 2012/11379 K. 14.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/15797
KARAR NO : 2012/11379
KARAR TARİHİ : 14.06.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, kesilen yaşlılık aylığının yeniden bağlanmasına, birikmiş aylıkların faiziyle tahsiline, aksine Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava; yurt dışı borçlanması yapıp kendisine 01.09.2007 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanan, daha sonra yurt dışına gitmeden önce 1970’li yıllarda vekil öğretmen olarak çalıştığını hatırlayıp Kuruma bu hizmetleri de dikkate alınarak yaşlılık aylığının hesaplanması için dilekçe veren, ancak davalı Kurum tarafından Emekli Sandığı’na tabi çalışmaları gerekçe gösterilerek yurtdışı borçlanması iptal edilen ve ödenen maaşları geri istenen davacının, davalı Kurumun işleminin iptali, kesilen aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve birikmiş aylıklarının da yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacıya 01.09.2007 – 23.11.2010 döneminde fuzulen ödendiği gerekçesiyle yapılan 33.739,60 TL lik davalı Kurum’un borçlanma tasarrufunun iptali ile tahsis edilen yaşlılık aylığının kesildiği 23.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.09.1977 – 31.12.2005 tarihleri arasında yurtdışında geçen çalışmaları nedeni ile SSK’ya başvurarak yurtdışı borçlanması yaptığı, 27.08.2007 tarihli tahsis talebine istinaden davacıya 01.09.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı ve 23.11.2010 tarihine kadar ödendiği, daha sonra davacının davalı Kurum’a verdiği, 20.04.2010 tarihli dilekçesi ile 1976 – 1977 eğitim-öğretim yılında …’de ilköğretim okullarında ücret karşılığı vekil öğretmenlik yaptığını ve bu çalışmalarının tespitini istediği, Kurum tarafından davacının vekil öğretmen olarak 01.04.1977 – 30.04.1977 ve 01.05.1977 – 30.06.1977 dönemlerinde 3 ay çalıştığının tespit edildiği, bunun üzerine davacının 3201 sayılı Yasa’nın 3. maddesine istinaden borçlanma isteminin Emekli Sandığı’na yapılması gerektiği bildirilerek davalı Kurum tarafından davacının yurtdışı borçlanmasının iptal edildiği, ayrıca davacıya 01.09.1997 – 23.11.2010 tarihleri arasında toplam 33.739,60 TL yersiz ödeme yapıldığından bahisle bu miktarın 5510 sayılı Yasa’nın 96. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendi hükümlerine göre tahsil edileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık; davacının yurtdışında çalıştığı süreleri hangi sosyal güvenlik kurumuna borçlanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Yurt dışındaki vatandaşların sosyal güvenliklerinin sağlanması bakımından, ülkemizde “yurt dışı hizmet borçlanması” olanağı vardır.
Yurt dışındaki vatandaşların sosyal güvenliklerinin sağlanmasına yönelik ilk düzenleme, 1978 yılında çıkarılan 2147 sayılı “Yurt Dışında Çalışan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Çalışma Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunu”dur. Bu Kanuna göre, ikili veya çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın, yabancı ülkelerde çalışmış ve çalışmakta olan Türk vatandaşlarına, yurt dışında geçen hizmetlerinin tamamını borçlanma imkanı tanınmıştır.
Ancak uygulamada ortaya çıkan sorunlara yeteri kadar çözüm getirmediği için 2147 Sayılı Kanunun yerine, halen yürürlükte bulunan ve önceki kanundan yararlananların kazanılmış haklarını saklı tutan 3201 sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun” çıkarılmıştır.
3201 Sayılı Kanunun 3.maddesinde yurtdışı borçlanma hakkının kullanılması bakımından başvurulacak kuruluşlar gösterilmiştir.
Davacının yurtdışı çalışmalarını borçlanmak için başvurduğu 16.06.2006 tarihinde yukarıda belirtilen 3201 sayılı Yasa’nın 4958 Sayılı Yasa ile değişik 3.maddesi yürürlükte bulunmaktadır. Anılan madde, yurt dışı borçlanması yapmak isteyenleri öncelikle üç gruba ayırmış ve bu üç grubu da kendi içerisinde alt gruplara ayırmıştır. Anılan maddenin 1.bendinde halen yurt dışında bulunanların, 2.bendinde Türkiye’ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenlerin ve 3. bendinde de hak sahiplerinin borçlanması düzenlenmiştir.
Buna göre, halen yurt dışında bulunanlar (1.bent); yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK.)’na; yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna; ev kadınları …’a yazılı olarak başvurmak suretiyle borçlanabilirler.
Türkiye’ye döndükten sonra yurt dışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler (2.bent); herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumu’na; müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşu’na, başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna;Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler; ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna, ev kadınları …’a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
Yurt dışında iken sürelerinin bir kısmını çalışarak geçirmiş ev kadınları, ev kadını olarak geçen süreleri için …’a, çalışarak geçen süreleri için de yukarıda belirtilen düzenlemeye göre durumlarına uygun olan sosyal güvenlik kuruluşuna, kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar ise aylık almakta oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat edecektir.
Yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri (3.bent); ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
Uyuşmazlığın çözümünde, yukarıdaki madde hükmünde geçen “Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar” ibaresine kimlerin gireceğinin belirtilmesi gerekir.
Öncelikle, somut uyuşmazlığın çözümü bakımından “tabi olmak” kavramının açıklanmasında yarar vardır:

Kişi, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna prim, kesenek veya karşılık ödemiş ise o kuruluşa “tabi” sayılır. Bunun karşıt anlamından, kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna prim, kesenek veya karşılık ödememiş olması halinde, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayacağı sonucu ortaya çıkar.
Öyleyse, bir kimse, yurt dışına çıkmadan veya borçlanma isteminden önce hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi değilse, Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurmalıdır. Borçlanacak kimse yurt dışına çıkmadan veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra …’lu ya da Emekli Sandığı iştirakçisi ise borçlanmak için bu kuruluşlardan birisine başvurmalıdır. Yurda döndükten sonra … sigortalısı olmuşsa …’a borçlanabilir.
Diğer taraftan, ilgili kişi, yurt dışına çıkmadan önce SSK.’ya, ne kadar olursa olsun prim ödemişse, dönüşte ancak SSK.’ya başvurabilir. …’a prim, Emekli Sandığına kesenek ödemiş ise, borçlanma isteminin bu kuruluşlara iletilmesi gerekir.
Dolayısıyla prim, kesenek ve karşılığın yurt dışına çıkmadan önce ödenmesi ile kesin dönüşten sonra ödenmesi arasında bir fark yoktur.
“Tabi olmak” kavramının somut uyuşmazlığın çözümü bakımından yapılan değerlendirilmesi sonucunda; 3201 Sayılı Yasa’nın 3.maddesi 2. bendinin (a) fıkrasında yer alan “Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar” ibaresini; “Yurt dışına çıkmadan önce de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar” şeklinde anlamak gerekir.
Öyleyse, bir kimse, yurt dışına çıkmadan veya borçlanma isteminden önce hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi değilse, Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurmalıdır. Borçlanacak kimse yurt dışına çıkmadan veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra …’lu ya da Emekli Sandığı iştirakçisi ise borçlanmak için bu kuruluşlardan birisine başvurmalıdır. Yurda döndükten sonra … sigortalısı olmuşsa …’a borçlanabilir .
Diğer taraftan, ilgili kişi, yurt dışına çıkmadan önce SSK’ya ne kadar olursa olsun prim ödemişse, dönüşte ancak SSK’ya başvurabilir. …’a prim, Emekli Sandığına kesenek ödemiş ise borçlanma isteminin bu kuruluşlara iletilmesi gerekir.
Dolayısıyla prim, kesenek ve karşılığın yurt dışına çıkmadan önce ödenmesi ile kesin dönüşten sonra ödenmesi arasında bir fark yoktur.
“Tabi olmak” kavramının somut uyuşmazlığın çözümü bakımından yapılan değerlendirilmesi sonucunda; 3201 Sayılı Yasa’nın 3.maddesi 2. bendinin (a) fıkrasında yer alan “Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar” ibaresini; “Yurt dışına çıkmadan önce de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar” şeklinde anlamak gerekir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; davacının yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de 01.04.1977 – 30.04.1977 ve 01.05.1977 – 30.06.1977 tarihleri arasında 3 ay T.C. Emekli Sandığı’na tabi olarak çalıştığı ve Emekli Sandığına “tabi olduğu” açıktır.
Öyleyse, davacı yurt dışına çıkmadan önce sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olması nedeniyle, borçlanma için yapılan başvuru tarihi itibariyle 3201 Sayılı Kanunun 4958 Sayılı Kanunun 56. maddesi ile değişik 3. maddesi 2. bendinin (a) fıkrası kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, Emekli Sandığına yurt dışı borçlanması yapması gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/06/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.