Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2011/11290 E. 2011/8813 K. 25.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11290
KARAR NO : 2011/8813
KARAR TARİHİ : 25.10.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, ilk kesinti tarihini takip eden aybaşından itibaren tarım … sigortalısı olduğunun tespitine, 6111 sayılı Kanundan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı tütün üreticisi olması nedeniyle yasal koşulların oluştuğu dönemde tarım … sigortalısı olduğunun tespitini, 20.04.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile 6111 sayılı Yasadan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 1.6.1998-02.02.2011 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında tarım … sigortalısı olduğunun ve bu döneme ilişkin prim borçları bakımından davacının 6111 sayılı Yasanın 12 ve devamı maddelerinin getirdiği ödeme kolaylığından faydalanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 83. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacı peşin harç yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talep de bulunması hallerinde ise bir ek dava olarak nitelendirilme hali olayımız dışındadır.
Somut olayda davacının dava dilekçesinde yapılandırma yasasından yararlandırılması konusunda bir talebi bulunmadığı ve dava konusu yapmadığı bir konuda ıslahla talepte bulunamayacağı halde mahkemece bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davacının 6111 sayılı Yasanın 12. ve devamı maddelerinden yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1 nolu bendinin 4. satırının tamamen silinmesine yerine;
“Dava konusu edilmeyen konuda ıslahla talepte bulunulması mümkün olmadığından davacının bu konuda dava açma hakkı saklı kalmak üzere 6111 sayılı Yapılandırma Yasasından faydalanması gerektiğinin tespiti isteminin reddine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 25.10.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.