Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/935 E. 2011/2531 K. 22.03.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/935
KARAR NO : 2011/2531
KARAR TARİHİ : 22.03.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, 10.11.1977 tarihinden itibaren … sigortalısı olduğunun tespitine, 1.9.2000 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
1-Dava nitelikçe 22.03.1985 ile 14.08.2000 tarihleri arasında zorunlu … üyesi olduğunun ve 17.08.2000 tahsis talep tarihini takip eden 01.09.2000 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece oda kaydına dayalı olarak davacının tescilinin 22.03.1985 tarihinde başlatılması ve 17.08.2000 tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.09.2000 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacının 05.01.2000 tarihli giriş bildirgesine göre 10.11.1997 tarihinde başlayan ve devam eden İstanbul … kaydı esas alınarak 22.03.1985 tarihi itibarıyla tescil edildiği ve 14.08.2000 tarihinde tüm prim borcunun ödeyerek 17.08.2000 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davacının dava konusu olan 22.03.1985-14.08.2000 tarihleri arasında vergide veya esnaf sicilinde kayıtlı olup olmadığı, vergi ve sicil kaydı yoksa sırf oda kaydına dayanılarak anılan dönemde davacının … sigortalısı olduğunun kabulünün mümkün bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa’nın 3165 sayılı Yasa ile değişik 24/I(a) maddesine göre “ ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkâr siciline kayıtlı olanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olanlar … sigortalısıdır.” 25. maddeye göre “gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da esnaf ve sanatkâr siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı oldukları tarihten itibaren bu Kanuna göre sigortalıdır.”
Gerçekten 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu Esnaf ve Küçük Sanatkârları 2. maddesinde tanımlamıştır. Bu tanıma göre “ ister gezici olsun, ister bir dükkânda veya belli bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar, ticareti sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtları gerekmeyen, aynı niteliğe (sermaye unsuru olsun, olmasın) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleri ile bunların yanlarında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin birinci maddeye göre kuracakları dernekler (odalar) bu Kanun hükümlerine tabidir. 507 sayılı Yasa’nın 2.5.1983 tarihli ve 62 sayılı K.H.K. ve K.H.K’nun aynen kabulüne dair 14.2.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3153 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesine göre ise
“Esnaf ve Sanatkâr siciline kayıtlı esnaf ve küçük sanatkârlar çalışma bölgesi içindeki derneğe kayıt olmak zorundadır. Kayıt zorunluluğunu 1 ay içinde yerine getirmeyenler sicile kayıt tarihinden itibaren geçerli olmak üzere doğrudan doğruya kaydedilirler.” Değişik 119. maddeye göre “ mesleki faaliyette bulunabilmeleri ve ilgili derneğe kaydedilmeleri için sicile kayıtları şarttır.” 62 sayılı K.H.K.’nun geçici 2. maddesine göre “Esnaf siciline kayıt ilgili yönetmeliklerin yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içinde yaptırılmak zorundadır.” İlgili yönetmelik ise 1.1.1984 tarihinde yürürlüğe konmuş ve 1 yıllık geçiş süresi 1.1.1985 tarihinde sona ermiştir.
Yukarıda açıklanan yasal sisteme göre 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25. maddelerinde esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşları kayıtları … sigortalılığına esas alınmıştır. 507 sayılı Yasada tanımı yapılan, ticareti sermayesi ile beden gücüne dayalı olup, kazancı tacir niteliğini kazandırmayacak miktarda sınırlı olan bakkal, manav, lokantacı, kasap, tamirci, berber, şoför vs. gibi esnaf ve küçük sanatkârların faaliyette bulunabilmeleri ve bu Kanuna göre kurulu esnaf ve sanatkâr derneklerine (odalarına) kaydedilebilmeleri için esnaf ve sanatkâr siciline kayıt koşulu getirilmiştir. Oda kaydının sicile kayıt tarihine göre yapılması gerekmektedir. Bu nedenlerle sicil kaydı olmaksızın yapılan oda kayıtlarının yasal dayanağı olmadığı ortadadır. Bu durumda 1479 sayılı Yasanın kapsama aldığı kanunla kurulu meslek kuruluşları 507 sayılı Yasaya göre kurulan dernekler dışında kalan kuruluşlardır. 507 sayılı Yasaya göre esnaf siciline kayıt zorunluluğu olmayan başka bir anlatımla, esnaf ve küçük sanatkâr tanımı dışında kalan 5590 sayılı Yasaya göre kurulan ticaret ve sanayi odalarına kayıtlı tüccar ve sanayiciler, aynı şekilde faaliyetlerini esnaf odalarına değil kanunla kurulu ilgili meslek odaları, birlikleri kayıtlarına göre sürdürebilen mimar, mühendis, eczacı, tabip gibi meslek mensupları kanunla kurulu bu meslek kuruluşları kayıtları ile … kapsamına alınacaklardır. Hal böyle olunca, yasal dayanağı olmadan oluşturulan esnaf odası kaydı Yasa’nın anladığı anlamda kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı niteliğinde bulunmadığından bu kayda geçerlilik tanınarak davacı zorunlu Bağ-Kurlu kabul edilemez. Ayrıca, davacının sigortalılık koşullarını taşımadığı dönem için sonradan toplu olarak prim ödemek suretiyle hizmet elde etmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda her ne kadar davalı Kurumdan gelen davacıya ait dosya örneği içerisindeki yaşlılık aylığı talep formunda Mercan Vergi Dairesi Müdürlüğü davacının mükellefiyet kaydına rastlanılmadığını, İstanbul Esnaf ve Sanatkâr Sicil Memurluğunun ise cevabi yazı ile 22.08.2000 tarihinden itibaren sicile kaydedildiğini bildirdiği görülmekte ise de, anılan hususun mahkemece araştırılmaması hatalıdır. Öte yandan 5362 sayılı Yasanın geçici 3. Maddesiyle oda kaydı bulunmakla birlikte sicil kaydı bulunmayan sigortalılar bakımından … sigortalılıklarının sürdürülmesi bakımından bir hak getirilmiş olup davacının bu haktan yararlanıp yararlanmadığının da değerlendirilmesi gerekir.
Yapılacak iş davacının dava konusu dönemde vergi ve sicil kaydının bulunup bulunmadığı araştırılmak, ilgili oda tarafından İstanbul 4.Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan bir dosya içerisine gönderildiği bildirilen kayıt ve belgeler getirtilerek uyuşmazlık konusu dönemde davacının üyeliğinin fiili olup olmadığı değerlendirilmek, 5362 sayılı yasanın geçici 3. Maddesi göz önünde tutularak sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.