YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/9052
KARAR NO : 2012/4288
KARAR TARİHİ : 22.03.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı murisi, iş kazası sonucu maddi ve menevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 18.03.1999 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece feragat nedeniyle davacı eşin maddi tazminat isteminin reddine, davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Olay günü davacı murisinin sevk ve idaresindeki davalıya ait … plakalı araçla merkezde yapılan yemekle iki işçiyi merkezden Göztepe Konteynır kara terminaline götürürken yağışlı havada direksiyon hakimiyetini kaybederek bölünmüş yolun karşı şeridine geçerek, karşıdan gelen araçlara çarpması ile meydana gelen trafik iş kazası sonucu öldüğü, olay nedeniyle davacı murisinin % 100 oranında kusurlu bulunduğu kusur bilirkişi raporunun hükme esas alındığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık zararın sigortalının tam kusurlu eylemleri sonucu ortaya çıktığı durumlarda işverenin kusuru bulunmasa bile bu zarardan sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten 27.3.1957 gün, 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk “özen ve gözetim ödevinin” objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan “kusura” dayanmayan bir sorumluluktur. Zararın hizmet sırasında çalıştırılanın eylemi sonucunda meydana gelmesi yeterlidir. Ne var ki istihdam edenin sorumluluğu için, istihdam edenle istihdam olunan arasında çalıştırma ve bağımlılık ilişkisinin bulunması, zararın hizmetin ifası sırasında ve hizmetle ilgili olarak oluşması, eylemin hukuka aykırı olması ve eylem ile zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir. Başka bir anlatımla kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluk için yeterli olmayıp, eylemle zarar arasındaki uygun neden-sonuç bağının işçinin ya da üçüncü kişinin tam kusuru ile kesilmemiş olması da zorunludur.
Somut olayda, kazalının %100 kusurlu eylemleri ile kazanın meydana geldiğinin anlaşılmasına göre, işveren bakımından nedensellik bağının kesildiği giderek yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararına dayanılarak istihdam eden durumundaki davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği, aynı nedenlerle işverenin risk nazariyesi gereği sorumlu tutulmasının da mümkün bulunmadığı açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle kazalıya % 100 oranında kusur veren kusur bilirkişi raporu hükme esas alındığı halde, nedenleri açıklanmadan davalı işverenin tazminattan sorumlu olduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazları ile davacının manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi