Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/8532 E. 2012/3872 K. 15.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8532
KARAR NO : 2012/3872
KARAR TARİHİ : 15.03.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılara ait işyerinde 01.03.2005-30.03.2008 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01.03.2005-30.03.2008 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, taraflar arasında hizmet akdinin varlığına ilişkin delil elde edilemediği, davacının yardım amacıyla davalıya ait bahçe evinde oturmasına izin verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, tanık sözlerine göre, işyerinde çalıştığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık işyerinde ücretsiz çalışan kişinin sigortalı sayılıp, sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan,506 sayılı Yasa’nın 2.maddesine göre, bir hizmet akdine dayanarak bir veya bir kaç işveren tarafından çalıştırılanlar, bu kanuna göre sigortalı sayılır. Aynı Yasa’nın 6. maddesinde; çalıştırılanlar işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olurlar. Öte yandan, sigortalı olmak için Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 3-I/B ve 78/2. maddelerine göre, ücretin koşul olmadığı da açık-seçiktir. Bundan başka, ücretin; nakit (para) olarak ödenmesi mümkün olduğu gibi ayni yardım olarak ta yerine getirilmesi olasıdır.
Somut olayda, davacının oğlu ile anlaşıldığı halde davacının davalılara ait bahçe evine yerleştiği ve sonradan bu duruma rıza gösterildiği, davacının bahçe evinde oturma karşılığında bahçenin bakımını yaptığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, taraflar arasında hizmet akdinin bulunduğunun kabul edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davacı ile davalı işveren arasında hizmet akdinin bulunduğu kabul edilerek, davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını yoksa işyeri sahiplerini tespit edip beyanlarına başvurmak, kayıtlı işyeri ve çalışanın bulunmaması durumunda, davalıya ait taşınmaza komşu taşınmaz malikleri ve davalıya ait taşınmazın bulunduğu yerde tespit talep edilen dönemde görev yapan muhtar ve azalar tespit edilip beyanlarına başvurmak, davacı adına varsa telefon, elektrik ve su aboneliklerine ilişkin belgeleri getirtmek, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı süreyi kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit etmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.