Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/8423 E. 2011/3716 K. 19.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8423
KARAR NO : 2011/3716
KARAR TARİHİ : 19.04.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacı ve davalı … Kurumunun aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan davacı işçinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 22.543,52 TL maddi tazminatın 10.04.2008 rapor tarihinden yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, … Kurumuna ait … İşletmesinde 1953 yılında çalışmaya başlayan davacının 28.04.1979 tarihinde emekli olduğu, yeraltı madeninde çalışmaktan kaynaklanan Pnömokonyoz meslek hastalığına yakalanarak % 38,2 oranında sürekli işgöremezliğe uğradığı, Kurumun davacıya sürekli işgöremezlik geliri bağladığı, davacı vekilinin kaçınılmazlığı kabul etmesi üzerine bilirkişi tarafından hesaplanan maddi zarardan % 40 oranında indirim yapıldığı ve Kurumun bağladığı gelirin peşin sermaye değerinin düşülmesi sonucu bulunan maddi zararın hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
29.08.1934 doğumlu olan davacının 28.04.1979 tarihinde emekli olması nedeniyle Dairemizin ve Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri doğrultusunda, meslek hastalığına yakalanan davacının maddi tazminat miktarı belirlenirken, yaşlılık aylığının bağlandığı tarihten muhtemel bakiye ömrünün sonuna kadarki pasif dönem zararının net asgari ücret üzerinden yapılması gerekir.
Net asgari ücret; brüt asgari ücretten sigorta primi işçi payı, işsizlik sigortası primi işçi payı, gelir ve damga vergisi düşülerek bulunan miktardır. 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5615 sayılı yasanın 2.maddesiyle değişik 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32.maddesine göre hesaplanan asgari geçim indirimini, ücretle fiilen çalışanlara uygulanacağından ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif devre zararının hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açık ve seçiktir.
Oysa ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllara göre yazılı asgari ücret miktarları hatalı olduğu gibi asgari ücretin hesaplama yöntemine raporda yer verilmediğinden denetime de elverişli değildir. Örneğin 2009 yılının ilk altı ayında 16 yaşından büyükler için net asgari ücret 477,18 TL, ikinci altı ayında ise 496,53 TL, 12 aylık asgari ücret toplamı 5842,26 TL olduğu halde bilirkişi raporunda hatalı olarak 6.362,00 TL kabul edilerek hesaplama yapılması doğru değildir.
Öte yandan maddi tazminat hesabında bilinen dönem; meslek hastalığının tespit edildiği tarih ile hüküm tarihi arasındaki dönemdir. Bilinen döneme ilişkin maddi tazminat hesabı yapılırken, o yıla ait asgari ücret miktarları bilindiğinden yıl sonuna kadar bilinen bu asgari ücretlerin hesaba esas alınması gerekir.
Somut olayda, bilirkişi raporu 26.01.2010, ek bilirkişi raporu 29.03.2010 tarihlidir. 2010 yılında uygulanacak asgari ücret miktarları rapor ve ek rapor tarihi itibariyle bilindiğinden bilirkişinin bilinen dönem zarar hesabını net asgari ücret miktarları üzerinde 31.12.2010 tarihine kadar hesaplaması gerekir. Oysa ki 29.03.2010 tarihli ek bilirkişi raporunda bilinen dönem sonunun 30.04.2010 kabul edilerek maddi tazminat hesabı yapılması doğru olmadığı gibi 01.05.2010-31.12.2010 tarihleri arasındaki dönem bilinen dönem içerisinde kaldığı halde bilinmeyen dönem kabul edilmek suretiyle, 5.086,00 TL olarak bulunan bu döneme ait gelirin artırıma tabi tutulmadan iskontoya tabi tutulması da yerinde değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın denetime elverişli olmayan hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı ve davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 19.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.