YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7793
KARAR NO : 2010/10689
KARAR TARİHİ : 01.11.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının yakınlarının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir
Mahkemece davacıların manevi tazminat istemlerinin aynen kabulü ile davacıların herbiri için 5.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacıların babası sigortalı …’ in davalı kuruma ait maden ocağında çalışmakta iken yakalandığı meslek hastalığı sonucunda 05/09/2008 günü öldüğü dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacıların herbirisi yararına 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken 5.000,00 TL’sına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümüyle silinerek yerine,
“1-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN KISMEN KABULÜ ile; davacılar …, …, …, …, … için ayrı ayrı 3.000,00 TL manevi tazminatın 05/09/2008 ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazla talebin reddine ,
2-Alınması gereken 891,00 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 371,25 TL peşin harcın tenzili ile bakiye 519,75 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına
3-Davacı tarafın yapmış olduğu toplam 12,75 TL yargılama giderinden takdiren 10,00 TL sının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
4-Davacılar tarafından başvuru ve nispi olmak üzere yatırılan toplam 388,40 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Kabul edilen kısım üzerinden davacılar yararına ayrı ayrı 1.000,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
6-Reddedilen kısım üzerinden 1.000,00r TL avukatlık ücretinin davacılardan ayrı ayrı alınarak davalıya ödenmesine ” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 01/11/2010 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.