YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7411
KARAR NO : 2012/2009
KARAR TARİHİ : 20.02.2012
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 13.10.2000 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibinin kesinleşen kısmi davada saklı tuttuğu bakiye maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne;60.557,53TL’nin olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş ise de, varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; kısmi davada zarar miktarı belirlenmiş iken, bakiye destekten yoksun kalma tazminatı istemiyle açılan eldeki davada yeni verilere göre hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilip verilmeyeceği, belirtilen bu yöntemin, kesin hükmün ve usulü kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak; tam ya da kısmi olarak açılan her eda davası, birisi tespit, diğeri edaya ilişkin olmak üzere iki bölüm isteği kapsar.
Kısmi dava sonucunda, davanın reddine ya da kabulüne karar verilmiş olması halinde, taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı ya da yokluğu da tespit edilmiş olur. Bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tamamını kapsar. Bu nedenle; kısmi dava sonucu verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü, aynı maddi ve hukuki sebebe dayanan, sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur.
Kesin hüküm bulunan bir konuda ise, mahkemenin, bu yönün doğruluğunu yeniden inceleme ve araştırma konusu yapmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, ek davaya bakan mahkeme, kısmi dava sonucu verilen ve kesinleşen hükmün tespite ilişkin bölümüyle bağlıdır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup, resen göz önünde bulundurulur.
Anılan kısmi tazminat davasında, davalının kusurlu eylemiyle zararlandırıcı olayın meydana geldiği ve iş kazası niteliğinde bulunduğu yönündeki faile ve fiile (tespite) ilişkin olgular ile tazminatın hüküm altına alınan (eda) bölümü kesinleşmiştir.
Belirtilen olgular dışında, tazminatın saklı tutulan fazlaya ilişkin ve bu nedenle de hüküm altına alınmayan bölümü ile hesap raporunun buna yönelik bölümünün kesinleştiğinden söz edilemez. Yerel mahkeme, aynı maddi ve hukuki olgulara dayalı olarak açılacak olan ek davada, kesinleşen olguları gözeterek hüküm kurmak, kesinleşmeyen olgular yönünden ise, taraf istem ve beyanlarını gözeterek araştırma yapmak durumundadır.
Bu araştırma yapılırken, ölüm nedeniyle desteğini yitirenlerin mahrum kaldıkları destek miktarının belirlenebilmesi için hüküm tarihine en yakın tarihteki verilerin göz önünde tutulması gerekir.
Dava nitelikçe: hak sahiplerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararlarının giderilmesine ilişkindir. Gerçekten; mahkemenin kısmi davaya ilişkin kesinleşen ilk kararından sonra, sigorta tahsisleri peşin değerinde katsayı artışı nedeniyle artış olmuştur. Davanın hukuksal niteliği itibariyle bu artışların kurumdan sorulup, dikkate alınması gerekir. Öte yandan ek davadaki yargılama sırasında ücretlerde artış olmuş ise bu yönün de dikkate alınması gerektiği dairemizin yerleşmiş uygulamalarındandır. Kısmi davada sigortalının asgari ücret düzeyinde kazanç elde ettiği esas alınarak hak sahiplerinin maddi zararları hesaplanmıştır. Asgari ücret kamu düzenine yönelik olduğundan, hakim bu hususu re’sen nazara almakla yükümlüdür. Hal böyle olunca yalnızca kısmi davadaki hesap raporu ve sigorta tahsisleri ile bağlı kalınarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu ortadadır.
Yapılacak iş hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretteki artış miktarı nazara alınarak hak sahiplerinin maddi zararlarını yeniden belirlemek, belirlenen bu zarardan hak sahiplerine, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan gelirin, 506 sayılı Yasanın ek 38. ve 5510 sayılı Yasanın 55.maddesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre hesaplanarak bildirilecek peşin sermaye değeri indirilmek, kesinleşen dosyadaki hesap raporunda belirlenen ve ek dava konusu yapılan miktarı geçmemek üzere karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yeniden hesap yapılmadan, en son verilere göre hesaplanarak bildirilecek peşin sermaye değeri indirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 20/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.