Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/7239 E. 2012/2008 K. 20.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7239
KARAR NO : 2012/2008
KARAR TARİHİ : 20.02.2012

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 2. İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava,1.2.2005 tarihinde uğradığı işkazası sonucu %7 oranında meslekte kazanma gücü kaybına uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemine ilişkindir
Mahkemece, maddi tazminat talebi yönünden rapor,talep ve ıslah sınırlaması dahilinde davanın kabulüne kaza tarihinden geçerli yasal faiz uygulanmasına,manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 14.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden,sigortalı E.. A..nın uğradığı zararlandırıcı olay nedeniyle %7 oranında malul kaldığı,2008 ve 2009 tarihlerinde iş güvenliği uzmanlarınca düzenlenen raporlarda benzer şekilde davalı işverenin kaza neticesinde %75 kazalı davacının ise %25 oranlarında kusurlarının bulunduğunu belirttikleri,tarafların 21.7.2009 tarihli oturumda meydana gelen kazada %60 işveren,%40 kazalı kusurunu ve %7 oranındaki maluliyeti kabul ettiklerini belirttikleri,maddi zararın tespitine yönelik alınan raporda davacının karşılanmamış maddi zararının 9.169,26TL olarak hesaplandığı,davacının 23.02.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 9.169TL’na çıkarttığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını Borçlar Kanunu 47.maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve HMK’nun 298 maddeleri oluşturmaktadır.Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir
hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 ).
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve HUMK’nun 388. maddeleri uyarınca kararın hangi hususları içermesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.Buna göre, madde de sayılan hususlarla birlikte ,hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut olayda bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmolunan manevi tazminat miktarı fazladır,ayrıca maddi tazminat talebi bakımından rapor,talep ve ıslah sınırlaması dahilinde davanın kabulüne denilmek suretiyle infazda tereddüte yer verecek şekilde hüküm kurulması da yanlıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.