Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/5753 E. 2010/11847 K. 30.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/5753
KARAR NO : 2010/11847
KARAR TARİHİ : 30.11.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle maddi tazminat talebinin reddine, 75.000.00TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacılar vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.11.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar vekili Avukat … geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 17.09.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacıların maddi zararları sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmişse de manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, davacı çocuklar Hüseyin, Kübra ve Hatice ile davacı anne Hatice yararına manevi tazminatların noksan takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar murisinin ölümüyle sonuçlanan iş kazasında sigortalının % 30, davalı işverenin ise %70 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı çocuklar …, …’dan her biri yararına 15.000,00’er TL, davacı anne … yararına 15.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davacı çocuklardan …yararına 10.000,00-TL, , …’dan her biri yararına ise 5.000,00’er TL, davacı anne … yararına 5.000,00-TL’sine hükmedilmesi isabetsiz olmuştur.
Yerel mahkemenin yargılama gideri ve avukatlık ücretine yönelik kararında da hatalar bulunmaktadır. Mahkemece davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi nedeniyle, yargılama giderleri bölüştürülürken davacı tarafça yatırılan başvurma harcı ve peşin harcında kabul ve red oranında bölüştürülmesi isabetsizdir. Gerçekten iki tarafın kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin paylaştırılacağına ilişkin HUMK nın 417/1 maddesindeki düzenleme yargılama harçları için uygulanmaz. Çünkü davanın reddi hariç harç daima davalıya yüklenir.Zira harç zaten haksız çıkılan oranda hüküm olunur.Yani mahkum edilen miktara göre verilir.Bu nedenle reddedilen dava bölümü için ayrıca ret harcı verilmez. Öte yandan davacı eş ve çocukların maddi zararları katsayı değişiklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerinde meydana gelen artışlarla karşılandığından maddi tazminat istemleri reddolunmuştur. Davacıların dava açarken bu hususu bilebilmeleri mümkün değildir. Hal böyle olunca da maddi tazminat istemlerinin reddi nedeniyle davacı eş ve çocuklar aleyhine avukatlık ücretine karar verilmesi de hatalıdır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümüyle silinerek yerine; “1-Davacılar …, ..un Maddi zararları sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından maddi tazminat istemlerinin reddine,
2-Davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile takdiren davacı … yararına 40.000,00-TL, davacı çocuklar Hüseyin Aytemuz, Kübra Aytemuz, …’dan her biri yararına 15.000,00’er TL, davacı anne … yararına 15.000,00-TL, davacı … Mehmet Aytemuz, Ayşe Yanar, Fadime Dertsiz, Saliha Zorludan her biri yararına 2.500,00’er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 110.000,00-TL tazminatın olay tarihi olan 17.09.2008 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazla manevi tazminat taleplerinin reddine,
3-Alınması gereken 6.534,00-TL ilam harcından peşin alınan 4.627,94 TL’nin indirimi ile kalan 1.906,06-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından başvurma ve peşin harç olmak üzere yatırılan toplam 4.659,09-TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Reddedilen ve kabul edilen miktarlar nazara alınarak, davacı tarafça yapılan toplam 716,05-TL yargılama giderinden takdiren 255,00-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, avukat ile temsil edilen davacılar yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarları üzerinden davacı … yararına 4.600,00-TL, davacı çocuklar ….’dan her biri yararına 1.800,00’er TL, davacı anne …yararına 1.800,00-TL, davacı … ….her biri yararına 1.000,00’er TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7- Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, avukat ile temsil edilen davalı yararına reddedilen manevi tazminat miktarları üzerinden davacı …’dan 4.600,00-TL, davacı çocuklar ….’dan her birinden 1.800,00’er TL, davacı anne ….dan 1.800,00-TL, davacı … …. … her birinden 1.000,00’er TL avukatlık ücretinin alınarak davalıya verilmesine, Davacılar …, …un maddi tazminat istemlerinin reddinin, katsayı değişiklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerindeki artışlardan kaynaklanmasına ve davacıların dava açılırken bu hususu bilebilmesinin mümkün bulunmamasına göre, maddi tazminat istemlerinin reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti verilmesine yer olmadığına,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, davacı yararına takdir edilen 750.00TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 30.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. 30.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.