Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/5718 E. 2011/6263 K. 12.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/5718
KARAR NO : 2011/6263
KARAR TARİHİ : 12.07.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.05.1994-13.07.2006 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 1.5.1994-13.7.2006 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 10.08.1998-30.9.1998 tarihleri arasında 50 gün, 1.10.1998-31.12.1998 tarihleri arasında 90 gün ve 1.1.1999-15.5.1999 tarihleri arasında 135 gün olmak üzere toplam 275 günlük Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespitine, fazla talebin reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa’nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa’nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı tekstil işyerinde makineci olarak çalışan davacının 1.7.1995 – 1.8.1995 ve 15.5.1999-4.8.2006 tarihleri arasında geçen çalışmaları ile 1.1.1998 tarihindeki 1 günlük çalışmasının Kuruma bildirildiği, davacının 1.7.1995 ve 15.5.1999 tarihlerinde işe başladığını gösteren imzalı işe giriş bildirgelerinin Kuruma verildiği, davacının “11051619.34” sicil sayılı işyerinde 1.11.1997-5.2.1998 ve 15.4.1998-10.8.1998 tarihleri arasında geçen çalışmalarının Kuruma bildirildiği, dava konusu döneme ait imzalı ücret ödeme belgelerinin getirtilmediği, bordro tanıklarının davacının işe giriş ve çıkış tarihleri ile işyerindeki çalışmasının ne şekilde olduğuna dair anlatımlarının çalışma olgusunu her türlü şüpheden uzak bir biçimde aydınlatmaya yeterli olmadığı, bordro tanığı Mehmet Yılmaz’ın davacının 21.8.1995 – 21.2.1997 tarihleri arasında yerine getirdiği askerlik hizmetinin sona ermesinden sonra davalı işyerinde çalışmaya başlayarak ayrıldığını ve kendisine işyeri açtığını ifade etmesi karşısında; bu çalışmanın 1.1.1998 tarihindeki 1 gün çalışma olup olmadığı tanığa sorulmadığı gibi tanığın beyanında bahsi geçen çalışmanın bu çalışma olduğu ve davacının bu tarihteki çalışmasından sonra davalı işyerinden ayrılarak 1-1,5 yıl işyeri çalıştırdığı kabul edildiği takdirde davacının davalı işyerinde 10.08.1998 tarihinde yeniden çalışmaya başlayıp başlayamayacağının kararda tartışılmadığı, davacının işyeri açması nedeniyle vergi ve oda kaydı olup olmadığının araştırılmadığı ve böylece çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, dava konusu döneme ait imzalı ücret ödeme belgelerini getirtmek, davacının işyeri açması nedeniyle vergi, oda, ticaret sicil kaydı olup olmadığını araştırmak, öncelikle diğer bordro tanıklarını dinlemek, gerek görüldüğü takdirde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.