Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/4258 E. 2011/5080 K. 02.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/4258
KARAR NO : 2011/5080
KARAR TARİHİ : 02.06.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, toplam sigortalılık süresinin 5084 olduğunun ve 9.10.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 2450 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığı, 1854 gün esnaf … sigortalılığı, 180 gün tarım … sigortalılığı ve 600 gün askerlik borçlanması olmak üzere toplam 5084 gün sigortalılığı bulunduğu iddiası ile 09.10.2006 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiştir.
Kurum vekili cevap dilekçesinde, davacının 01.01.1995-31.12.1995 tarihleri arasında 180 gün tarım sigortalılığı ve 1996 yılı Şubat ayında 5 gün sigortalılığı olmak üzere 185 gün gerçek hizmeti bulunduğunu, diğer hizmetlerinin sahte olduğunu, dava dışı Battal Kaymaz adına kayıtlı işyerinden davacı adına gözüken çalışmaların yer aldığı 1996, 1997, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002 dönemlerine ait bordroların kontrolü sonucu, bu belirtilen dönemlere ait hizmetlerin davacının gerçek hizmetleri olmadığını, prim belgeleri olmaksızın bilgisayar kayıtlarına yanlış sicilden hizmet aktarılması ve geçici kayıttan tahakkuk olmaksızın 27.06.2006, 29.06.2006, 22.09.2006 tarihlerinde bilgisayar programına işlendiğini ve hemen bu sahte hizmet yüklemesinin ardından 09.10.2006 tarihinde tahsis talebinde bulunulduğunu belirtmiştir.
Mahkemece, davacıya hayali hizmet verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Aralarında davacının da bulunduğu 39 kişi hakkında Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/201 Esas sayılı dosyasında kamu davası açılarak, sanıkların a)Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, b)Bilişim sistemindeki verileri bozma, yoketme, erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme vb., c)Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme, d)Görevi Kötüye kullanma, e)Konut dokunulmazlığını ihlal etme, f)Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, g)Kamu malına zarar verme, h)Kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkında hırsızlık suçlarından cezalandırılmaları talep edilmiştir. Anılan ceza davası, halen derdest bulunmaktadır. Şüphesiz, bu davanın sonucu, görülmekte olan tespit davasının sonucunu etkileyecektir.
Bu durumda, anılan davanın bekletici mesele yapılarak, kararın kesinleşmesinden sonra oluşacak sonuca ve yargılama esnasında saptanacak durum ve gerekçelere göre Ağır ceza mahkemesindeki dava neticesi beklenirken toplanacak yeni deliller birlikte mütalaa edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.