Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/3852 E. 2011/6455 K. 19.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3852
KARAR NO : 2011/6455
KARAR TARİHİ : 19.07.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.1.1996-18.6.2007 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tesbitine ve işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, davacı ve davalı işverenin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının 01.01.1996-18.06.2007 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti ile bir kısım işçilik alacaklarının işverenden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının 15.02.1997-18.06.2007 tarihleri arasında 3723 gün süreyle davalıya ait işyerinde asgari ücretle hizmet akdiyle çalıştığının tesbitine ve bir kısım işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden işe giriş bildirgesi verilmediği, davalı işyerinden bildiriminin bulunmadığı, talep ettiği dönemde herhangi bir işyerinden bildirilmiş çalışmasının olmadığı anlaşılmaktadır.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
Somut olayda, davalı işveren davacının iş akdinin davacının doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle haklı ve geçerli bir nedenle feshedildiğini idda etmiş ise de davacının, köy berberinin dükkanının camını kırması eyleminin işiyle alakası olmadığından madde kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp iş akdinin haksız olarak feshedildiğinin kabulü gerekirken hatalı değerlendirme sonucu iş akdinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle ihbar ve kıdem tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesi isbaetsiz olmuştur.Öte yandan, 4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Kanunda ücret alacaklarıyla ilgi olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde işçi ücretinin 5 yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacaklarının, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olacağı tartışmasız öğreti ve uygulama tarafından kabul edilmiştir. İşverence işçiye fazladan ödenen ücret ve ücret eklerinin geri alınmasında da uyuşmazlığın temelinde sözleşme ilişkisi olmakla zamanaşımı süresi 5 yıl olarak uygulanmalıdır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesindeki taleplerini ıslah ederek bilirkişi raporundaki miktarlarda artırmıştır.Davalı işveren ise ıslah üzerine süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu halde mahkemece bilirkişiden ek rapor alınmadan zamanaşımına uğrayan miktarlar dikkate alınmadan karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; iş akdinin davalı işverence haksız olarak feshedildiğini kabul ederek davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerini değerlendirmek ve davalı işvrenin ıslah üzerine süresinde zamanaşımı definde bulunduğu gözetilerek bu konuda yeniden bilirkişi raporu alarak çıkacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının ve davalı işverenin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililerine iadesine,19.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.