Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/3783 E. 2011/6085 K. 11.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3783
KARAR NO : 2011/6085
KARAR TARİHİ : 11.07.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibi annesinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece SGK hakkında açılan davanın husumet yokluğu ve Kuruma karşı usule uygun olarak açılan bir dava bulunmadığından reddine, davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının oğlunun 16.11.995 tarihinde geçirdiği olayın iş kazası olduğunun tesbitine dair İzmir 5. İş Mahkemesinin 2004/576 Esas, 2006/256 Karar sayılı kararının Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.12.2007 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği, davacıya Kurumca iş kazası nedeniyle iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmadığının ölüm sigortası kolundan 01.12.1995 tarihinde ölüm aylığı bağlanıp evelenmesi ile 22.08.2000 tarihinde kesildiğinin ve toplam 1.902.70 TL ölüm aylığı ödendiğinin 26.11.2009 tarihli yazı ile mahkemeye bildirildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 4958 sayılı Yasa’nın 35. maddesi ile 506 Yasa’nın 24/1. maddesinde yapılan değişiklikten önce, ana ve babanın anılan gelirden yararlanabilmelerinin koşulu ” ölen sigortalının sağlığında onların geçimini sağlamış olması” iken, anılan madde de yapılan 29.7.2003 tarihli 6.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemeyle sigortalının ana ve babasına gelir bağlanmasının koşulu ” sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa’ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ” biçiminde değiştirilmiştir. 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 16. ve 20. maddelerinde iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine 34. madde hükümlerine göre gelir bağlanacağı, 34. maddesinde ise “ Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25’i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25’i oranında aylık bağlanacağı bildirilmiştir.
Somut olayda kesinleşen mahkeme kararı ile olayın iş kazası olarak kabul edildiği ancak davacının Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanması için Kuruma evrakını ibraz etmediği ve Kurumca bir işlem yapılmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumunun 26.11.2009 tarihli yazısından anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacıya iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatta bulunmak evrakını Kuruma ibraz etmesi için mehil vermek, gelir bağlanma taleplerinin reddi halinde giderek SGK. Başkanlığını hasım göstererek “iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespiti” davası açmak üzere önel vermek, o davayı bu dava için bekletici mesele saymak, kesinleşen mahkeme kararı ile dava reddedilmiş ise maddi tazminat isteminin reddine karar vermek, dava kabul edilmiş ise Kurumca bu işlemlerin yapılmasından sonra davacıya bağlanan gelirin hüküm tarihine en yakın tarihteki en son peşin sermaye değerini sormak, hüküm tarihine en yakın tarihteki veriler gözetilerek davacının maddi zararını yeniden hesaplatmak, hesaplanan bu miktardan bağlanan gelirin en son peşin sermaye değerini düşmek suretiyle karşılanmayan maddi zarar miktarını tespit ederek maddi tazminat konusunda çıkacak sonuca göre, bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin ölüm sigortası kolundan bağlanan ölüm aylığının maddi tazminattan düşülemeyeceği düşünülmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının maddi tazminatın hesabına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.