Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/3506 E. 2010/6023 K. 27.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3506
KARAR NO : 2010/6023
KARAR TARİHİ : 27.05.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk ( …) Mahkemesi

Davacılar, murisinin … kazası sonucu ölümünden, davacı …’ın ise … kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Dava, davacıların murisi …’ın geçirmiş olduğu … kazası nedeniyle hayatını kaybetmesinden doğan maddi ve manevi tazminat istemi ile davacı …’ın aynı … kazasında yaralanması nedeniyle ayrıca manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, 09.02.2009 tarihli bozma ilamından önce 29.01.2008 tarihli kararda hüküm altına alınan , davacı … için 79.017.00 TL maddi tazminatın 70.985.62 TL’na, davacı … için 3.832.40 TL’nın 1.096.68 TL’na indirilerek, davacı … için 7.985.92 TL’nın 14.068.81 TL’ na yükseltilerek ve davacı … için kendisinin geçirdiği … kazası nedeniyle 5.000.00 TL manevi tazminata hükmedilerek, diğer davacıların tazminat talepleri yönünden,davacılar Mülkiye için 10.000,00 TL … için 5.000,00 TL … için 5.000,00 TL Ramazan için 2.000,00 TL, … için 2.500,00 TL … için 2.500,00 TL ile …. ın her biri için 2.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ın %70 davalı … ltd şti nin %30 kusur oranlarına göre davalılardan tahsil edilerek davacılara verilmesine ,karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; davacı … tarafından itiraza uğramayan, temyiz edilmeyen 7.985.92 TL maddi tazminat miktarının , farklı nedenlere dayalı bozma kararı sonrasında yeniden yapılan hesaplamada 14.068.81 TL olarak artırılmasının, davalıların usuli kazanılmış hakkını ihlal edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Uyuşmazlığın çözümü, “usuli kazanılmış hak” kavramının açıklanmasını ve açıklanan olgular karşısında somut olay ve taraflar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesini gerekli kılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK.nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (…, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, 29.01.2008 tarihli hükümde, davacı …’ın geçirmiş olduğu … kazası ile ilgili talep ettiği manevi tazminat talebi haricindeki diğer talepler yönünden verilen kararların 09.02.2009 tarihli bozma ilamında bozma dışı bırakılarak taraflar yönünden kesinleştiği, mahkemece bozma ilamına uyulduğu ve taraflar yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu halde,mahkemece bozmadan sonra verilen kararda davacı …’ın maddi zararı olan 7985.92 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ın %70, davalı … Hd. Şirketinin %30 kusur oranına göre davalılardan tahsil edilerek davacıya verilmesine şeklinde kurulan hüküm bozma dışı kalmış olmakla yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi davalılar lehine doğmuş olan usuli kazanılmış hakkın ihlali olup verilen karar bu yönüyle doğru değildir.
Öte yandan davacı … için ilk kararda hüküm altına alınan 79.017.00 TL maddi tazminatın 70.985.62 TL’na indirilmesi ve davacı … için hüküm altına alınan 3.832.40 TL’nın 1.096.68 TL’na indirilmesi de davacılar lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali olmakla birlikte adı geçen davacılar verilen kararı temyiz etmediklerinden bu konu temyiz incelemesine tabi tutulmamıştır.
Yapılacak …; Davacı …’ın 7.985.92 TL maddi tazminat alacağı olduğunu kabul ederek yukarıda belirtildiği şekilde hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 27.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.