Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/3317 E. 2011/4005 K. 28.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3317
KARAR NO : 2011/4005
KARAR TARİHİ : 28.04.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalı işveren nezdinde 12.8.2003- 17.9.2008 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 12.08.2003-31.08.2005 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının davalının işyerinde 25.08.2003-31.12.2003 tarihleri arasında 127 gün, günü 15.267.194.-TL ücretle, 0l.0l.2004-30.06.2004 tarihi arası 180 gün, günü 18.321.000.-TL ücretle 0 l.07.2004-31.12.2004 arası 180 gün, günü 14.805.000.-TL ücretle, 01.01.2005-30.08.2005 arası 239 gün, günlük 16,29.-TL ücretle çalışmış olduğunun ve 12.07.2005 tarih öncesi çalışmalarının sigortalılık süresi ve prim günü olarak geçerliliğinin tesbitine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalıya ait işyerinden işe giriş bildirgesi bulunmayan davacı adına 12.08.2003-31.08.2005 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinden tam bildirim ve prim ödemelerinin gerçekleştiği, davalıya ait işyerinin 01.05.1982 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, davalı işveren tarafından Kuruma verilen 2005/8-2008/9 tarihleri arası aylık prim ve hizmet belgelerinin Kurum tarafından gönderildiği, işyeri kayıtlarının davalı işveren tarafından ibraz edilmediği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren geçici 7. maddesinde, bu Yasanın yürürlük tarihine kadar 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı, bu Yasa ile mülga 2926 sayılı, 5434 sayılı Yasalar ile 506 sayılı Yasa’nın geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Yasa hükümlerine göre değerlendirileceği yönündeki hükmün öngörülmüş olması ve genel olarak yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesidir. Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların, kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın içtihadı gereğidir.
Somut olayda, yargılama sırasında dinlenen iki tanık davacıyla birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimseler de değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan, tesbiti istenilen süreler çok öncelere ilişkin bulunduğundan tanıkların bu sürelerle ilgili bilgileri bu güne değin eksiksiz olarak hafızalarında korumaları da hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmez.
Yapılacak iş, davanın nitelikçe kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması nedeniyle mahkemece, doğrudan soruşturma genişletilmek sureti ile, uyuşmazlık konusu 25.08.2003-31.12.2005 tarihleri arasındaki dört aylık sigorta primleri bordrolarını getirtmek, anılan bordrolarda bildirimi yapılmış sigortalı/sigortalıların bilgilerine başvurmak ve gerektiğinde, davacının tesbitini istediği tarihler arasında çalıştığını iddia ettiği işyerine komşu olan işyerlerini belediye, emniyet veya jandarma vasıtasıyla saptamak, saptanan bu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişileri, başka bir anlatımla, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda kayıtları olan komşu işyeri veya benzer işi yapan işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının bilgilerine başvurulmak ve olabildiğince delilleri toplayıp, bunları birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermektir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan … İnş.San.ve Dış Tic.Ltd.Şti.’ne iadesine, 28.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.