YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3210
KARAR NO : 2011/3768
KARAR TARİHİ : 21.04.2011
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kurum tarafından yaşlılık aylığı üzerine konulan haczin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı ,davalı Kurum tarafından bağlanan yaşlılık aylığının Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 27.5.2009 tarihli haciz bildirileri üzerine haczedildiğini Kurum işleminin 5510 sayılı Yasanın 93/1 ve İİK’nun 83/2 maddesine aykırı olduğundan bahisle yapılan haciz işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece istemin kabulü ile davacının maaşından 1/3 oranında yapılan kesintilerin iptaline karar verilmiştir.
Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce, yargılamanın her aşamasında resen ele alınması gereken bir husustur.
Davaya İş Mahkemesinde bakılmış ise de bu davadaki önsorunun davanın hangi yargı yoluna tabi olduğu noktasındadır.
Uyuşmazlık takip hukuku anlamında, borçlunun haczedilmezlik iddiasına ilişkindir. Davacının vergi borcu nedeniyle … … Vergi Dairesi tarafından 6183 sayılı Yasa’ya tabi olarak takip başlatılmış davacının SSK.’dan almakta olduğu yaşlılık aylığı üzerine haciz konulması için anılan Yasa’nın 79. maddesi gereğince SSK.’na haciz ihbarnamesi gönderilmiştir.
Davalı Kurum, vergi dairesince gönderilen ihbarname gereğince de yaşlılık aylığı üzerine haczi uygulanmıştır. Yapılan takibin, alacaklısı Vergi Dairesi, borçlusu ise davacıdır, davalı olarak gösterilen SSK sadece alacaklı tarafından konulan haczi uygulamakla yükümlü olan talimat mercii konumundadır.
Vergi daireleri ile mükellefler arasında 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulamasından doğan uyuşmazlıklarda vergi dairelerince tesis edilen işlemler idari işlem niteliğinde olduğundan idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılacak davalar 2577 sayılı Yasa gereğince idari yargı yerinde (vergi mahkemesinde) çözümlenecektir. Vergi daireleri ile mükellefler arasındaki uyuşmazlık idari yargı yerinde (vergi mahkemesinde) giderilmedikçe adli mahkemeler idareyi bağlayıcı, bir eylem ve işleme zorlayıcı nitelikte karar veremezler.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 506 sayılı Yasanın 134 maddesi ve 5510 sayılı Yasanın 101.maddeleri, anılan Kanunların uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğini kurala bağlamıştır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasasının 1.nci maddesinde, iş mahkemelerinin görev alanı belirlenmiş olup İş Yasasına göre işçi sayılan kişilerle işverenler arasında hizmet akdinden veya İş Yasasına dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk (iş) davaları ile sendikaların açacakları ve bu sıfatla aleyhlerine açılacak hukuk davalarına; Sosyal Güvenlik Kurumu ile Sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara bakılacağı öngörülmüştür.05.12.1977 tarih, 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da belirtildiği gibi mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum yolu ile genişletilmesinin veya değiştirilmesi mümkün değildir. İş Mahkemeleri özel kanunla kurulmuş görevleri istisnai nitelik taşıdığından 5521 sayılı Yasa’da sınırlı olarak sayılmış dava ve uyuşmazlıklar ile diğer yasaların iş mahkemelerini görevlendirdiği dava ve işler dışındaki dava ve işlere ve iş mahkemelerinde bakılamaz.
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında yapılan değerlendirmeye göre; davalı … yönelik açılan ve görülen inceleme konusu davada, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Yasa’nın uygulama yeri bulunmadığından, sözü edilen 101. madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış İş Mahkemesi görevli olmayıp, idari yargının görevli olduğunun belirgin bulunmasına göre, davaya bakmaya adli yargı yeri değil idari yargı yeri görevli olduğundan dava dilekçesinin”yargı yolu bakımından reddine” karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenine göre davalı Kurumun öteki itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 21.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.