YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2246
KARAR NO : 2011/2515
KARAR TARİHİ : 21.03.2011
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 5869 gün prim ödemesinin bulunduğunun tespiti ile l.2.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, sigortalılık, hizmet süresi toplamı 7602 gün olduğu halde kurumca 5000 gününün bulunmadığı gerekçesi ile 506 Yasa kapsamında yaşlılık aylığı isteminin reddine ilişkin Kurum işleminin iptali ile 1.2.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığını hak kazandığının tesbitini istemiştir
Mahkemece davanın kabulü ile davacının 22.1.1989-30.5.1997 tarihleri arasında 8 yıl 4 ay 8 gün isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun kabulü ile 1.2.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiştir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı yasanın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, …’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 11.8.1986-21.1.1989 arasında vergi kaydının bulunduğu, oda ve sicil kaydının bulunmadığı, 22.8.1988 tarihli giriş bildirgesine göre 11.8.1986 tarihinde sigortalı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, 2005 yılında yapıldığı anlaşılan işlem ile davacının isteği üzerine fazla prim ödemeleri dikkate alınarak, vergi kaydına göre 11.8.1986-21.1.1989 tarihleri arasında zorunlu ve 1.6.1997-31.8.1999 arasında isteğe bağlı Bağ Kur sigortalısı olarak kabul edildiği, 22.1.2008 tarihli hesap ekstresine göre davacının bu sürelerde 4 yıl 8 ay 10 gün sigortalı olduğu, 12.11.1986-1.4.1999 tarihleri arasında primleri ödediği, 1997 Affından yaralandığı ve 8,26 TL fazla ödemesinin bulunduğu, SSK hizmet cetveline göre 15.6.1972-1.9.1981, 1981/2.dönemden-1.9.1981, 2003/2 dönemden-1.7.2006 tarihleri arasında zorunlu 1284 gün ve 1.11.2006-30.1.2008 tarihleri arasında isteğe bağlı 450 gün olmak üzere toplam 1734 gün sigortalılığın
bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 1997 Affından yararlanarak yaptığı ödemeler dikkate alındığında Kurumun primlerin tahsil edildiği tarihten 8 yıl sonra sigortalılığı iptal etmesinin Medeni Kanun 2 maddesindeki iyiniyet kurları aykırı olduğu kabul edildiğinde davacının 11.8.1986-21.1.1989 tarihleri arasında 2 yıl 5 ay 10 gün, 1.6.1997-31.8.1999 tarihleri arasında 2 yıl 2 ay 30 gün, 22.1.1989-30.5.1990 tarihleri arasında 8 yıl 4 ay 8 gün olmak üzere toplam 13 yıl 18 gün (4689gün) Bağ Kur sigortalısı olduğu ve SSK’na tabi 1733 gün ile birlikte toplam 6431 gün sigortalılığının bulunduğu tahsis tarihinde 54 yaşında olan davacının 506 sayılı Yasa’nın Geçici 81 A maddesine göre 5000 gün ve 25 yıl sigortalılık süresi bulunduğundan aylığı hak kazandığının belirlendiği anlaşılmaktadır
Somut olayda davacının vergi, oda ve sicil kaydının bulunmadığı uyuşmazlık dönemi olan 22.1.1989-30.5.1997 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı kabul edilmesine yasal olarak olanak bulunmamaktadır . Yerel Mahkeme tarafından davacının bu döneme ait primleri ödediği ve ödenen bu primlerin Kurumca uzun süre kullandığından bahisle Medeni Kanunun 2 Maddesindeki dürüstlük kuralı çerçevesinde uyuşmazlık dönemine yönelik sigortalılık isteminin kabulüne karar verilmiştir. Kurum, davacının vergi kaydının sona ermesinden sonraki dönemler için yaptığı fazla prim ödemlerinin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi isteğini dikkate alarak davacıyı 1.6.1997-31.8.1999 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı kabul etmiş olduğuna göre mahkemenin 1997 Affından yararlanılarak yapılan aynı primler için mükerrer olacak şekilde yeniden sigortalılık süresi tayin eden bilirkişi görüşüne itibar ederek sonuca gitmesi yanlıştır.
Mahkemenin kabulüne göre de, davacının fazla prim ödemleri dikkate alınarak sigortalılık süresi belirlenirken yatırılan primlerin zorunlu sigorta kolundan olduğu gözetilmeksizin bu dönemde davacının zorunlu yerine isteğe bağlı sigortalı kabul edilmesi de yerinde değildir.
Yapılacak iş, davacının Bağ Kur sigortalısı olarak 12.11.1986 tarihinden 1.4.1999 tarihine kadar yaptığı tüm prim ödemlerinin vergi kaydına göre sigortalı olduğu 11.8.1986-21.1.1989 tarihleri arasındaki süreler dışında hangi tarihe kadar olan süreleri kapsadığının başka bir deyişle, varsa ödediği fazla primlerin ne kadar sürenin primi olabileceği Kurumdan sorularak, sonucuna göre değerlendirme yapılmak, daha açık bir anlatımla, eğer davalı Kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, fazla prim ödemelerinin kapsadığı süreler yönünden davacının zorunlu sigortalı olduğunun tesbiti ile aynı prim ödemelerine göre Kurumun davacıyı isteğe bağlı sigortalı kabul ettiği 1.6.1997-31.8.1999 tarihleri arasındaki sigortalılık süresinin de geçersiz olacağı dikkate alınarak sigortalılık süreleri belirlendikten sonra aylık isteminin değerlendirilmesinin gerekir
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.03.2011 gününde oy birliği ile karar verildi.