YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2213
KARAR NO : 2011/2545
KARAR TARİHİ : 22.03.2011
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 19.8.2004 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan, dava açıldıktan sonra 9.2.2008 tarihinde ölen sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı … Kaburganın geçirmiş olduğu iş kazası sonucu % 18,2 oranında malul kaldığı, işveren şirketin % 80 kazalı işçininde % 20 oranında kusurlu olduğu, yargılama sırasında 9.2.2008 tarihinde kazalı işçinin öldüğü, yasal mirasçıları tarafından davaya usulüne uygun olarak devam edildiği görülmektedir.
Bu tür davalarda, tazminat miktarı, işçinin rapor tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Başka bir anlatımla, işçinin günlük brüt geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise, 60 yaşa kadar yıllık olarak % 10 artırılıp % 10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşından sonrada bakiye ömrü kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yönteme başvurulmadan, her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Kuşkusuz, açıklanan tazminatın hesaplanması yönteminde, işçinin yaşlılık aylığı almaya veya işçinin yaşı ve oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün olasılık içinde bulunması durumunda da zarar hesabında pasif dönemin hesaba dahil edilmesi gerekir. İş kazası sonucu malul kalan işçinin aynı işinde çalışmaya devam etse dahi diğer işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır. 60 yaşından sonra elde edeceği yaşlılık aylığını da diğer işçilerden daha fazla çaba harcayarak elde edeceğinden yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam edecek olan maluliyeti nedeniyle zarara uğramadığı düşünülemez. Kaldı ki, sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığında meslek hastalığı ve iş kazası kolundan alınan primlerin hiçbir etkisi bulunmamakta, tamamen uzun vadedeki sigorta kollarından ödenen primler sonucu aylık bağlanmaktadır. Bu nedenlerle pasif döneminde zarar hesabına dahil edilmesi ve yeraltı maden işçilerinin zararlarının tesbitinde 50 yaşın ikmaline kadar yeraltındaki koşullar nazara alınarak yapılan ücretlerle, 50 ile 60 yaşları arasında yer üstünde tüm yıl asgari ücretle çalışıp gelir elde edeceği, 60 yaştan sonra bakiye ömrüne kadar (pasif dönemde) asgari ücret esas alınarak yapılması gerekir.
Somut olayda zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan işçinin yargılama devam ederken 9.2.2008 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca maddi tazminat hesabının ölüm tarihine kadar yapılması ve SGK’dan sorulacak son tarihli peşin sermaye değerinin ölüm tarihine göre bildirilmesinin istenmesi gerekirken, 9.2.2008 (ölüm) tarihinden sonrası için de hesap yapılmış olması isabetli değildir.
Kabule görede sigortalının hesaplanan maddi zararından ölümü nedeniyle eşine Kurumca yapılan ödemelerin düşülmesi de yanlıştır. Hal böyle olunca hesap raporunun hükme dayanak alınacak nitelikte olduğundan söz edilemez.
Yapılacak iş; geçirmiş olduğu iş kazası sonucu yargılama sırasında ölen sigortalının ölüm tarihinde belli olan veriler nazara alınarak, yukarda açıklanan esaslara göre ölüm tarihine kadar zarar hesabı yaptırılıp, SGK’dan sigortalıya ölüm tarihine kadar bağlanan gelirin son tarihli peşin sermaye değerinin bildirilmesinin istenerek çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yerolmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 22.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.