YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2097
KARAR NO : 2011/3262
KARAR TARİHİ : 07.04.2011
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 4.6.1971 tarihinde çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 04.06.1971 tarihinde davalı işyerinde bir gün süre ile çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının 04.06.1971 tarihinde davalıya ait işyerinde bir gün süre ile çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya ait olduğu iddia edilen işe giriş bildirgesindeki bilgilerin okunamadığı, Kurumun gönderdiği sigortalı kimlik bilgileri dökümünde işe giriş tarihinin 04.06.1971,prim tahakkuk cetvelinde ise giriş tarihinin … nolu işyerinde 04.06.1971 olduğu, … işyeri sicil numaralı … unvanlı işyerinin 19.07.1968-08.11.1975 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasanın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, davacı tanıkları davacının çalışmasını doğrulamış ise de dinlenen tanıkların bordro veya komşu işyeri tanıkları olup olmadıkları belli olmadığı gibi davacı ile aynı dönemde işyerinde çalışmış veya işverenin bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanları ile komşu işverenlerin kayıtlı çalışanlarının beyanlarına başvurulmadan istemin kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davacı adına işyerinden verilen işe giriş bildirgesinin okunuklı bir suretini ve işyerine ait dönem bordrolarını getirtmek, davacı ile aynı dönemde işyerinde çalışmış veya işverenin bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak,kayıtlı çalışan bulunmadığı taktirde ilgili SGK İl Müdürlüğünden gerekirse zabıta marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin araştırılıp tesbit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.