Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/1759 E. 2011/3540 K. 14.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1759
KARAR NO : 2011/3540
KARAR TARİHİ : 14.04.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, 1.10.2007 tarihinden itibaren maluliyet aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının maluliyet aylığına hak kazandığının ve 01.10.2007 tarihinden itibaren maluliyet aylıklarının ödenmesi gerektiğinin karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kabulü ile, davacının 05.07.2005 tarihinden itibaren malulen emeklilik hakkı kazandığının tesbitine,01.10.2007 tarihinden itibaren işleyen aylıkların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, Kurumun 01.06.2006 tarihli kararı ile davacının 2/3 oranında çalışma günücü kaybettiğine,05.04.2007 tarihinde kontrolü gerektiğine karar verildiği,05.04.2006 tarihli talebi üzerine davacıya 01.05.2006 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlandığı,kontrol sonucunda 09.08.2007 tarihli karar ile 01.06.2006 tarihinde maluliyeti kabul edilen davacının maluliyet halinin devam etmediğine karar verildiği,25.04.2007-25.09.2007 tarihleri arası aldığı aylıkları iade etmesinin istendiği,itiraz üzerine 18.10.2007 tarihli karar ile sigortalının 2/3 oranında maluliyetini gerektiren bir bulgu bulunmadığına karar verildiği,04.12.2007 tarihinde Kurum red kararının yerinde olduğuna karar verildiği,Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun 30.04.2008 tarihli kararında, sigortalının çalışma gücünün 2/3 ünü kaybetmemiş olduğundan malul sayılamayacağına karar verildiği, ATK 3 İhtisas Kurulu’nun raporunda davacının nonhodkin lenfoma parapleji arızası olduğu ve beden çalışma gücünün en az 2/3 ünü kaybettiği,maluliyet başlangıç tarihinin 05.07.2005 olduğuna karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre, “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usul ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda, SSYSK raporu ile ATK 3.İhtisas Kurulu raporu arasındaki çelişki giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş;yukarıda açıklandığı şekilde Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile ATK 3. İhtisas Kurulu raporu arasındaki çelişkiyi gidermek ve sigortalının çalışma gücü kaybı oranını ve hangi tarihten itibaren 2/3 oranında maluliyete girdiğini belirleyip, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor almak ve çıkacak sonuca göre davacının talepleri ile ilgili bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Kurumun diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 14.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.