Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/13217 E. 2011/4320 K. 05.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13217
KARAR NO : 2011/4320
KARAR TARİHİ : 05.05.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.7.1980-30.9.1980 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işverenlere ait işyerinde 01.07.1980-30.09.1980 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulü ile davacının Sosyal Güvenlik Kurumu … Sigorta İl Müdürlüğünde 4.4003.13338.01.02 sayılı dosyada işlem gören Kenan ve …’ ın işvereni olduğu iş yerinde 01/07/1980 – 30/09/1980 tarihleri arasında asgari ücret ile 506 sayılı Yasa’ ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davanın 30.01.2006 tarihinde açıldığı, davalı …’ın 12.03.2001 tarihinde öldüğü,davacının 17.12.2008 tarihli celsede bu davalı yönünden talebini atiye terk ettiği, Mahkemece ara kararı ile davanın … yönünden atiye bırakılmasına karar verildiği, gerekçeli kararda bu ara kararından bahsedilmediği ve hükmün her iki işveren hakkında sonuç doğuracak şekilde yukarıda belirtildiği gibi kurulduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davacının davalı işverenlere ait işyerinde dilekçede tarihlerini bildirdiği dönemlerde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/8. maddesidir.
Ne var ki birden fazla işveren hakkında ayni dava dilekçesi ile dava açılabilmesi için işverenler arasında zorunlu veya ihtiyari (isteğe bağlı) dava arkadaşlığının bulunması gerekir.
Zorunlu dava arkadaşlığı maddi hukukun (M.K., B.K.,T.T.K) bir hakkın birden fazla kişi tarafından dava edilmesini veya birden fazla kişiye karşı dava açılmasını öngördüğü durumdur.Öte yandan zorunlu dava arkadaşlığı dışında kalan ihtiyari (isteğe bağlı) dava arkadaşlığının mümkün olduğu haller H.U.M.K.’nun 43. maddesinde a) Dava konusu hak veya borcun ortak olması (B.K. Md.142. müteselsil borçluluk) b) Borçluların ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile birden çok kişi yararına borç yüklenilmiş olması c)Davanın ayni nedenden doğması (örneğin B.K.50 birden fazla kişinin haksız fiil sorumluluğu) olarak sayılmıştır.
Somut olayda maddi yönden zorunlu dava arkadaşlığı (örneğin M.K.’nun md.702 iştirak halinde mülkiyet, B.K. 520 adi ortaklık) bulunduğu gibi şekli yönden dava arkadaşlığı da (M.K.Md.286. M.K.Md. 713 İ.İ.K md.282) söz konusudur.Hal böyle olunca, davanın ölen … mirasçılarına yöneltilerek davaya devam edilmesi gerekirken ,davalı … hakkındaki davanın ara kararı ile atiye terk edilmesine karar verildiği, esas kararda bu ara kararından bahsedilmeyerek davalı … hakkında da hüküm kurularak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davanın davalı … mirasçılarına yöneltilmesini sağlamak, ileri sürecekleri delilleri toplayarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir,
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ilgilisine iadesine, 05.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.