Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/13147 E. 2011/3959 K. 26.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13147
KARAR NO : 2011/3959
KARAR TARİHİ : 26.04.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacıların tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, işkazası sonucu 24.05.2002 tarihinde ölen işçi …’ın kardeşlerinin manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir
Mahkemece, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacı kardeşlerin herbirisi için 5.000,00 TL manevi tazminatın 24.05.2002 kaza tarihinden yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Davacıların kardeşi olan …’ın davalı …’de çalışmakta iken 24.05.2002 günü meydana gelen iş kazası sonucunda öldüğü, ölen işçinin eşi ve çocukları tarafından maddi ve manevi tazminat istemi ile açılan ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen… İş Mahkemesinin 2002/508 E.-2005/369 K.ve 2006/455 E.-2007/27 K. Sayılı dava dosyalarında yer alan bilirkişi raporlarına göre kazanın meydana gelmesinde işverenin % 60, ölen işçinin % 40 oranında kusurlu oldukları anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı kardeşlerin herbiri yararına hükmedilen 5.000,00 TL manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı …’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve daha uygun bir miktara hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 26.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.